2019 senesinde SETA "Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları" adlı raporu yayımladığında en çok tepki bizim cenahtaki entellerden gelmişti. Geçen yıl yazmıştım yine yazıyorum: Hiç utanmadan 28 Şubat cuntasının fişlemeleriyle SETA'nın mezkûr raporunu bir tuttular.
Bu tavra ister aşağılık kompleksi deyin ister yaranma psikolojisi; tüm bu psikolojilere şâmil şu tanımlama yerinde olacaktır: Şahsiyet zafiyeti!
Bir yandan 15 Temmuz edebiyatı yapıp diğer yandan yeni '15 Temmuz'ların zemini hazırlayacak medya yapılanmalarını görmezden gelmek nasıl izah edilebilir? ABD'nin, Avrupa'nın ve bunlarla iş birliği içerisindeki Arap ülkelerinin Türkiye'deki bazı gazetecileri paraya boğmasını, medya dünyasına para akıtmalarını sorgulamamaları ahmaklıktan değilse sebebi nedir?
SETA'nın "Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları" raporunu yayınlamasının üzerinden 2 yıl geçti. 2 yıl sonra, Eski Türkiye'nin Genelkurmay'ı tarafından Ak Parti aleyhine yayın yapması için fonlanan operasyon sitesinin haberiyle ABD'den beslenen gazeteciler tekrar gündeme geldi. SETA'nın medya raporuna çemkirenler ne hikmetse bir aydınlanma yaşadılar ve ABD beslemesi gazetecilere tepki gösterdiler.
Bugün verilen tepkiler 2 yıl önce verilseydi her şey çok değişik olurdu. Yakındığımız yalan haberlerin, mâruz kaldığımız psikolojik savaşların önü kesilmiş olurdu. Geçen sene bu mevzu üzerine defalarca yazdım. Hâkeza başka mevzular üzerine yazarken besleme gazetecilere de değindiğim onlarca yazıyı da saymıyorum.
Geçen sene yazdığım yazılardan birinde (Medyadaki Uzantılara Teslim mi Olacağız) şu ikâzı yapmışım: "Rapor, duyduğumuz gördüğümüz bilgileri bir düzen içinde, parçaları bir araya getirip şebekenin içinde yer alan "uzantıların" dün ile bugününün fotoğrafını önümüze koyuyor. "Uzantılar" feryat etmesinler de ne yapsınlar!..
1 yıl sonra SETA raporunu hatırlamam ve sizlere de hatırlatmamın sebebi, Türkiye'nin Suriye'de Esad rejiminin zulmüne son vermek için başlattığı taarruz sırasında "uzantıların" sosyal medya ve haber sitelerinde yaptıkları yalan ve yönlendirici haberler yapmaları.
Savaşta en mühim şey moral ve motivasyondur. Medyadaki "uzantıların" hedefinde Türk halkının moral ve motivasyonu var. Yalan haberlerle halkın da idarecilerin de askerin de moral ve motivasyonunu bozmaya çalışıyorlar. Neredeyse tüm enerjimizi "uzantıların" yalan haberlerini yalanlamakla ve doğrusunu anlatmakta harcıyoruz.
Bu böyle gitmez!
Türkiye, "uzantıların" yalanlarına teslim edilemez.
"Uzantıların" kimin uzantıları olduğu teşhir edilmesinin üzerinden 1 yıl geçti ama anlaşılan gerekli tedbirler ve müdahaleler yapılmamış ki hâlâ enerjimizi onların yalanlarını yalanmakla harcıyoruz!"
SETA'nın medya raporunun üzerinden 2 yıl, benim yazı üzerinden de 1 yıl geçti. Bakalım beslemelerin yalanlarını yalanlamakla daha ne kadar enerji harcayacağız? Yalnız bu sefer bizim cenah uyanmışa benziyor; eh bana da, onca ikâz yazısını yazan biri olarak "hayırlı sabahlar" demekten başka bir şey düşmüyor!