Gazze 25 gündür bombalanıyor... Yüzölçümü aşağı yukarı bizim Beykoz ilçemiz kadar küçücük bir yer Gazze. Oysa Hiroşima ve Nagazaki'de atılan atom bombasının 32 kat daha fazla büyüklükte bir bombardıman altında paramparça ediliyor...
Bu nasıl bir devlet aklı?
Bu nasıl bir siyaset?
Bu nasıl bir din anlayışı?
Bu nasıl bir uluslararası suskunluk?
İsrail, tüm acımasızlığıyla hayvandan da aşağı bir dipsizlikte, ''belhum adal' olduğunu hayasızca ilan ediyor... Yani aşağıların en aşağısında, insanlıktan çıkmış bir dipsizlikte...
Az önce Cibaliye Mülteci Kampı bombalandı. Cibaliye Kampı, Gazze'deki sekiz mülteci kampının en büyüğüydü. Birleşmiş Milletler tarafından kampta olduğu bildirilen 116 bin Filistinli mülteci o ağır bombardımanın altında kaldı...
25 gündür Gazze'de tam bir katliam yaşanıyor! 2 bin 913'ü çocuk, 1709'u kadın ve 397'si yaşlı olmak üzere 7 bin 28 kişiyi öldürdüğünü, 18 bin 484 kişiyi de yaraladığın200Bin'den fazla konut, 80 hükümet binası, 47 cami, 3 kilise, 203 okul, 14 hastane, 32 sağlık ocağı, bombalanarak yıkıldı, 116 doktor ve hemşire şehit edildi...
Gazze'nin yaşadığı bu zulüm, safları ayırıyor aslında... Güya 'modern dünya'' olduklarını iddia eden kötücül bir blok, din ile alakası olmayan kehanetlerden söz etmeye başladı. Yahudiler için dünyada vaat edilen topraklar, Evanjelist Hristiyanlar içinse cennet krallığı müjdesi diyorlar... Nasıl bir din nasıl bir tanrı inancı ise, kendilerinden olmayan herkesi öldüreceklermiş... Paradoksal şekilde, bu bağnazlıkları aslında onları yalnızlaştırıp, dünya çapında bir nefret objesi haline getiriyor...
Allah Teala zalimlere fırsat vermesin, bizlere zalimlerle mücadele iradesi versin. Bizler Gazze'de olmayan ama vicdan sahibi insanlar olarak isyanımızı, zulmü reddedişimizi dipdiri tutmak zorundayız. Çünkü İsrail ırkçılığı 1948'den bu yana unutkanlıklardan, umursamazlıklardan, beni sokmayan yılan bin yaşasın'lardan istifade ediyor...
İstanbul'daki kadınlar, 'Nöbetteyiz' başlığı ile, mazlumların sesi olmak adına Sultanahmet Meydanı'nda toplanacak bugün ve bu nöbet eylemi tam 15 gün sürecek... Eylemin yöneticilerinden değerli arkadaşım Sefire-i Alem'in yöneticilerinden Şeyma Üstün; bu tür eylemlerin çok değerli olduğunu, ilk kez dünya çapında vicdan sahibi insanların kalplerinin bir arada Gazze ve Filistin için attığını söyledi. 'İsrail saldırıları savunmasız sivilleri, kadın ve çocukları hedef alıyor. Zulme sessiz kalmamak için tüm kadınlarımızı oturma eylemine ve nöbetimize bekliyoruz' dedi.
Daha evvel Eminönü Meydanında 3 günlük bir sessiz oturma eylemi yapılmıştı ve oldukça kalabalık bir katılım sağlanmıştı. Filistinli Kadınlarla Dayanışma İnisiyatifi, bu kez Sultanahmet Meydanında, tarihin kalbinde, Ayasofya Camii'nin önünde toplanacaklar...
Sivil dayanışma, tüm dünyada 'yumuşak güç'' olarak adlandırılıyor. Yumuşak gücün, sert siyasi ve askeri güce göre sonuç almayan gösterilerden, birbiriyle ilişkisiz çok sayıda küçük gruplardan oluştuğunu söyleyenler kahir ekseriyette, evet... Ama dünya hızla değişiyor. Konvansiyonel güç tanımları halen merkezde olmakla birlikte, yumuşak gücün, siyasetlere ve yönetimlere etkisi giderek artıyor. Toplanan imzalar, yapılan yürüyüşler, gerçekleşen boykotlar, yöneticileri etkiliyor.
Bugün irademizi ortaya koymayacaksak ne zaman koyacağız? Bugün yürümezsek, bugün nöbet tutmazsak, bugün oturma eylemine katılmazsak, bugün zulmü reddetmezsek, bugün mazlumun yanında durmazsak, kalbimiz durur!
Kalbiniz durmasın, haydi Gazze için nöbete!