Kendimi çocuklara teslim etmeyi seviyorum. Yok yok, onların her istediğini yapmaktan, almaktan bahsetmiyorum. Tam tersine, ben yeni bir şey denemek üzereyken ve onlar bunu zaten yapmışlarsa, bana yol göstermelerinden öyle büyük keyif alıyorum ki anlatamam. Tatildeyken Kerem, metrelerce yükseklikteki ve daha da çok metrelerce uzunluğundaki kaydıraktan belki yüzüncü kez kayarken ve ben onu uzaktan izlerken, ayağa kalkmış bulundum.
GEÇERLİ BİR SAVUNMA
Hemen koşarak yanıma geldi, “Yoksa sen de mi kaymak istiyorsun?” diye sordu. “Aslında, hayır” dedim biraz sertçe. “Niye korkuyor musun? Ben de biraz çığlık atıyorum ama çok eğlenceli” açıklamasını, benim “Evet, korkuyorum” itirafım izledi. Elini uzattı bunun üzerine Kerem, “Ben sana yardım ederim!” dedi. Bir de baktım, kaydırağa giden basamaklardayız, sıkıca elimi tutan oğlumla. Ve ben o çoooooook uzun kaydıraktan kaydım. Havuzdan çıkar çıkmaz da oğluma teşekkür ettim beni cesaretlendirdiği için, “Önemli değil anne!” deyip koşturdu. Evet, kaydırağa...
Aynı günün akşamı, odaya döndüğümüzde bizi bekleyen sürpriz, beni epey kızdırdı. Sabah çıkarken kaşla göz arasında “Rahatsız etmeyin!” işaretini kapı koluna asmış Kerem. “Oğlum niye astın onu? Bak oda temizlenmemiş” dedim hayli yüksek bir tonda. Cevabı ise sakinleşmem gerektiğini hatırlattı bana. “Anne üzerinde bir yazı yazmıyordu. Girilmez işareti vardı. Ben de odamıza başkaları girmesin diye astım.”Geçerli bir savunma. Bana hatırlattığı ise çocukların her zaman bizden farklı düşündüğü oldu. Tam o sırada, okulda sağı-solu öğrenirken yaşadığı karışıklıklar aklıma geldi.
Yıllardır sağını, solunu bilen oğlum, bir süredir yönünü karıştırıyordu. Bunun da çok basit bir açıklaması varmış. “Oğlum yoksa sen, sağı ve solu karşıdaki kişiye göre düşünüp mü söylüyorsun?” diye sordum, daldan dala atlayan düşüncelerin ardından. “Evet, mesela bir yolda, bana göre sağ olan, karşıdan gelen göre sol oluyor. Ona göre söylüyorum bazen” demesin mi? Ne çok kızmıştım ona, “Bildiğini nasıl karıştırırsın?” diye. Oysa sormalıymışım sadece. Yine de konu açıklığa kavuştuğuna göre, artık rahatlayabilirim...
Dedim ya, çocuklar hep bir fark yaratıyorlar etraflarında. Keyfimin yerinde olmadığı zamanlarda Elvan’dan gelen, “Hadi faaliyet yapalım” teklifi mesela, kesinlikle ruh halimi değiştiriyor. Makasla kesip biçtiğim, yapıştırdığım, sadece rengarenk kağıtlar değil, düşüncelerim, yeni kararlarım oluyor. İşimiz bitince teşekkür öpücüğü konduruyorum kızımın yanağına. O ise “Anne bu ne güzel bir at oldu” diyor, objektif bir değerlendirmede, at mı, köpek mi, hatta kuzu mu belli olmayacak bir resim için. Olsun...