Son dönemde Başbakan Tayyip Erdoğan'a karşı medyada sistematik bir kampanya yürütülüyor. Bu kampanya içinde yer alanların bir bölümü, zaten çok açık bir şekilde Erdoğan'la aynı ideolojik kökten gelmedikleri için kan uyuşmazlığı içindeler.
Bu kesimler, doğal olarak AK Parti'nin bugüne kadar gerçekleştirdiği bütün demokratik hamlelere de karşı durdular. Bunu anlamak mümkün. Çünkü, onlar için makbul olan, 'eski Türkiye'deki 'vesayet düzeni'ydi.
Bir de sınıfsal olarak Başbakan Erdoğan'a karşı olan bir kesim var. Zaman zaman vicdan muhasebesi yapma ihtiyacı duyduklarında, yani 10 yıl önceki Türkiye ile bugünü karşılaştırdıklarında, ülkedeki değişim ve demokratikleşme konusunda makul yaklaşımlar sergilediklerini görmek mümkün. Ama nihai olarak, İslami görünürlüğü ön plana çıkaran bir Tayyip Erdoğan, bu kesimler için de sınıfsal asabiyetleri gereği makbul bir başbakan değildir.
Mesela İmam-Hatipler'in önünü açan Tayyip Erdoğan'ın demokratlığı tartışmalıdır.
Bildiğimiz kadarıyla Amerika ve Fransa başkanlık ve yarı başkanlık sistemi yüzünden diktatörlükle yönetilmiyor. Ama, başkanlık sistemini tartışmaya açan Erdoğan diktatöryal hayaller içindedir.
Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde bir örneği kalmayan, okullardaki kışla düzeni'nden kalma tek tip kıyafeti kaldırarak bir vesayete daha son veren Tayyip Erdoğan, başka bir düzen özlemi içindedir.
Üçüncü sınıf bir 'uçkur dizisini' eleştiren muhafazakar demokrat kimliğe sahip Erdoğan, demokrasi değil, Osmanlı hayalleri kurmaktadır.
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın demokratlığını sorgulayanlara sormak gerekiyor.
Bütün demokratik hukuk devletlerinde ve evrensel hukukta halkı silahlı isyana çağıran, silahlı örgüt mensuplarıyla kucaklaşarak fiili işbirliği görüntüsü sergileyenler vekil de olsalar, bu eylemler suç mudur? Evet suçtur.
Peki Başbakan Erdoğan'ın, bu eylemleri gerçekleştiren BDP'li vekillerin dokunulmazlığının kaldırılmasından söz etmesi hangi demokratik kriterlere göre 'demokrasi dışı' oluyor?
Şimdi birileri, insaf ve izan duygularını bir tarafa bırakarak, "Başbakan Erdoğan acaba demokrasiyi gerçekten içine sindirmiş bir siyasetçi mi, yoksa değil mi?" gibi sorularla bize bir şeyler anlatmaya çalışıyorlar.
Peki, anlatın bize Erdoğan demokrat mı yoksa diktatör mü?
Yıllarca Avrupa'nın yüzümüze vurduğu "askeri vesayeti" kaldıran Tayyip Erdoğan sizce nasıl bir diktatör? Hadi bize bunu anlatın...
Siz, 28 Şubat'ta darbecilere yalakalık yaparken, bugün darbecilerin yargı önüne çıkmasının önünü açan demokratik ortamı inşa eden Erdoğan sizce nasıl bir diktatör? Hadi bunu da anlatın...
Türk yasal mevzuatını, AB uyum yasaları çerçevesinde modern demokratik standartlara taşıyan Tayyip Erdoğan, sizce hangi otoriter hayaller içindedir? Lütfen bunu da açıklayın...
Tayyip Erdoğan, 12 Eylül 2010 referandumu ile sivil bir anayasanın kapısını aralarken, aynı zamanda sizin hayal bile edemeyeceğiniz bir şekilde 12 Eylül cuntacılarının yargılanmasını sağladı. Haydi, sizin kitabınızda bunun adına nasıl bir diktatörlük deniyor onu da anlatın.
2005 yılında, o meşhur Diyarbakır konuşmasıyla, yıllarca inkar ve asimilasyon politikalarıyla Kürt halkına onulmaz acılar yaşatan ceberut devlet anlayışına son vererek Kürt sorunu konusunda bir zihniyet devrimi başlatan Tayyip Erdoğan'ın nasıl bir diktatör olduğunu da da bize anlatır mısınız?
Evet, Tayyip Erdoğan bugün sizin hayal edemeyeceğiniz yeni demokrasi adımları atacak. Ama biliyorum ki, siz yine de Erdoğan'ın demokratlığını sorgulamaya devam edeceksiniz. Çünkü siz, her zaman imtiyazlı bir sınıfın çocuklarıydınız ve hep öyle kalacaksınız.