Sinema perdesi veya televizyonda gördüğümüz simaların pek çoğu, izleyici için hep ‘ünlü’ ve ‘yıldız’ dır. Ama bir de o perdenin arkasındaki hayatları, hayalleri ve idealleri vardır. Büyük hayalleri olan ünlü isimlerden biri olan Ragga Oktay, bu hafta sıradışı bir film ile karmışızda. Mc Dandik ile Türkiye’de alışkın olmadığımız bir romantik-müzikal komedi filmine yapımcı, yönetmen, oyuncu ve besteci olarak imza atan Oktay, çok riskli bir projeye imza attığının altını çiziyor. 1976 Hollanda doğumlu olan, 1997’de Aman o... Oktay geliyor adlı hip hop albümüyle tanıdığımız Ragga Oktay, Çikolata Kız şarkısı, reklam filmleri ve televizyon dizileriyle Türkiye’nin ünlü simaları arasına katıldı. Yenilikçi tarzıysa dikkat çeken çok yönlü sanatçıyla, Mc Dandik’i konuştuk.
İŞ YAPMAZ DEDİLER MİLYON SATTI
-Filmin senaryosunu siz yazdınız. İlk film önemlidir ve mutlaka kendine göre özel bir hikayesi vardır.
İlk albümlerden sonra 7 sene kadar Turkcell reklam kampanyasını yaptım. Ve şarkılarımın yanı sıra sıfatım da ön plana çıktığı için oyunculuk, dizi teklifleri geldi. Dışarıdan gelen tekliflere çok ısınamadığım için aklımda bir şeyler vardı. Aslında 8-10 sene önce kendi kendime skeçler de çekiyordum Mc Dandik diye. Dört sene önce ‘Bunun senaryosunu da yazayım’ dedim, sonra Kubilay Tuncer’in de desteğiyle çektik.
-Neden sinemamızda pek görünmeyen müzikal komedi türünü seçtiniz?
Birileri müzikal yapmadıysa ya doğru dürüst müzikleri bulamamıştır ya da halka çekici kılamamıştır. Tabii ki üzülüyorum bunları söylerken çünkü insanlar çok emek veriyor. Ülkemizde müzikal deyince bir antipati uyanıyor. Lakin insanlarımız da affedersiniz odun değil, onlara güzel bir şey sunarsan gayet kabul görüyor. ‘Eğer romantik-komedinin içine bıktırmayacak şekilde şarkılar koyabilirsem insanların düşüncelerini değiştirebilirim’ dedim. Bir Hint filmi gibi üç saatlik filmin iki saatinin müzikle geçmemesi gerekiyordu.
-Müzikler hatta ‘Dandik’ karakterinde bir Bollywood sineması etkisi görünüyor. Bu biraz risk değil mi?
İnsanlarımızın beğeneceği, bir şekilde evrensel bir şey yaparsak şayet, o zaman kendi piyasamıza da sesleniriz. Uzun lafın kısası şöyle söyleyeyim, sadece Türkiye’yi düşünerek yapmadım aslında bu filmi. Yabancılar da izlediği zaman “Hey, bize yakın bir filmmiş” desin. Bugüne kadar özellikle Yeşilçam’dan sonra yapılan komedi tarzı filmlerde çok örnek gördük. Ne zaman bir şey yapsam insanlar derdi ki ‘Bu güzel değil’. Eleştiriye açığımdır, herkes her şeyi beğenmek zorunda değildir ama hiçbir şans verilmiyor bana. Çikolata Kız albümümün satışı bir milyonu geçti, demek ki olabiliyormuş. Aslında bu kesinlikle bir risk ama şunu anladım ki risk almayınca da hiçbir şey olmuyor. Kendimi anlatamıyorum. Risksiz iş, herkesin yaptığına uymak demektir. Bu piyasada havyar da yediğim oldu, soğan ekmek de ama şunu biliyorum ki kafamdakini yapmaya çalıştım.
-Zerrin Arıkan projeye nasıl katıldı?
Sinem karakteri için düşünülmüştü ama Zerrin’in bakışlarını, hareketlerini çok asil buldum. ‘Bu kız Aslı karakterini oynamalı’ dedim. İyi ki Zerrin Arıkan’ı tanımışız.
Değişik bir şey izleyeceksiniz
-Okuyuculara bu film için mesajınız nedir?
Her zaman bu duygu var içimde: İnsanları neşelendireyim, mutlu edeyim, insanları bozmayayım, kim kiminle olursa olsun hep güzel davranayım, elektriğim görünsün... Çok değişik bir şey izleyecekler, filmden mutlu ayrılacaklarını düşünüyorum.
-Filmde sizin yazıp seslendirdiğiniz 16 parça dikkat çekiyor...
Ben bu filmin senaryosuna başladığımda aslında aynı anda da bu müzikal şarkılarını yazmaya başlamıştım. Aslında senaryo süresinde onları buldum ben. Soundtrack olarak filmden iki hafta sonra bütün parçaları sıralayıp çıkaracağız inşallah. Eminim ki insanlar geldiğinde en azından bugüne kadar görmedikleri bir dünya görecekler ve inşallah o görmedikleri dünyanın da devamı gelecektir diye düşünüyorum. Mutlu olacaklarına inanıyorum çünkü farklı bir şey yapmaya çalıştık. Siyahi oyuncularıyla, müzikleriyle, tipleriyle değişik bir şey izleyecekler...