Demirel, Ecevit ve Özal dönemleri dahil, eski Türkiye'de ne zaman "Vergi affı yok" açklaması yapılsa; en kısa sürede gerçekleşmiştir... Ne zaman, cezaevleri ile ilgili "Genel Af gündemimizde yok" açıklaması yapılmışsa; haftasına hapishaneler boşaltıldı... Gemişte, "Bedelli askerlikle ilgili herhangi bir projemiz bulunmuyor" denildiğinde; herkes dolarını denkleştirir. ‚Çünkü hayata geirileceğini bilirdi.
G.Saray Başkanı Dursun Özbek de, bu toprakların başkanı... İşlerin nasıl yürüdüğü konusu, genetik olarak kodlarına işlenmiştir. Aksine davranamaz... "İgor Tudor'la yeni sezonda da beraber alışacağız" derken, muhtemelen kafasında yeni bir hoca var demektir.
Tek sorun, sezon içinde ve abidik-gubidik metotlarla takımın başına getirdiği adamın; nasıl bu kadar abuk yetersiz çıkmasına vereceği bir cevabının olmaması... Bunun sorumluluğunu kime yükleyeceğini bilmemesi... Sorun, doğrudan başkanın kendisi olunca; sulayacak adamı bulmakta zorlanması. Muhtemelen; İgor'un birkaç hata daha yapıp, gönderilmesini haklı çıkaracak gerekeelerin birikmesini bekliyor. Sevdiğinden ya da beğendiğinden sahiplenmiyor.
***
Gizli gizli... Ya da biraz gizili biraz aşk... Hatta aşka ve aleni, hoca arayışlarının dedikodusu/sesi/soluğu duyuluyor. Bir tek saf olanlar anlamıyor.
Diyelim ki, yeni sezona gene Tudor'la başladılar... Farketmez! Beş hafta sonra hoca değiştirmek, G.Saray'da olmayan bir şey değil ki... Sarı-kırmızılı camia, takımın devre mülk sistemiyle alıştırılmasına alıştı artık.
Mancini, Hamzaoğlu, Riekerink, Tudor; mevsimine göre uygun isimler olarak; kısa mesafelerle el değiştirip durdular. Gelen-giden değişiyor ama, düzen değişmiyor.
***
F.Bahe bari, hocasının gideceğini biliyor. Gönlü kırık ama, kafası rahat... Hatta hocasını da önceden belirlemiş, bu konuda 50 takla atma ihtiyacını duymuyor. Milleti kandırmaya gerek yok!
G.Saray Florya ve Riva'yı da elinden çıkardıktan sonra, merak etmeyin; kısa sürede gene borçlanır. Bu kez, kaybettiği arazilere de yanar...