İstanbul Havalimanı açılışının Cumhuriyet kutlamaları sırasında gerçekleşmesi, Türkiye’nin “değerleri”ni bir kez daha düşünmeye imkan sağladı.
Cumhuriyet kutlamaları, bir var olma mücadelesinin hatırlanması anlamına geliyor. Bu var olma mücadelesi, Anadolu’nun yeniden yapılanırken dünya sisteminde yeniden konumlanmasını da ifade ediyor.
Yaklaşık yüz yıl öncesinde olduğu gibi bugün de ülkelerin dünya üzerindeki yerleri sadece coğrafi konumlarıyla anlam kazanmıyor. Ülkenin stratejik konumu, ülke içinde yaşayan halkların toplumsal uyumu, bir arada yaşama kültürünün siyasette nasıl karşılık bulduğu, yönetim kalitesi ile ekonomik gücü ve askeri kapasitesi o ülkeye değer veren en önemli unsurlar olarak kabul ediliyor.
Eklemek gerekir ki ülkelerin uluslararası sistemdeki yer ve ağırlıkları bu unsurların toplamıyla da belirlenmiyor. Diğer bir ifadeyle, bir ülkenin ekonomik gücünün yüksek, askeri kapasitesinin büyük, yönetiminin de iyi olması, her durumda küresel sistemde çok değerli bir yere sahip olacağı anlamına gelmiyor.
Farklılıklara zemin olmak
Küresel sistemdeki değer, bir ülkenin sahip olduğu özelliklerini başka ülkelerle ilişkilerinde kullanılış biçimiyle kazanılıyor.
ABD örneğin, ülke değerlerine ait unsurlar açısından üst sıralarda yer alan bir devlet. Ancak elindeki değerleri kullanış biçimi, onu değerli kılmaya her durumda yetmiyor. Güney Amerika’daki yoksulluk ve şiddetten kaçan 7 bin göçmenin ABD sınırına yaklaşmasını, “terör ordusu” diye niteleyen Trump’ın orduyu göreve davet etmesi, ABD’nin dünyadaki yerinin gerçek anlamını ortaya koyuyor.
İstanbul Havalimanı’nın açılışı ise dünyadaki konumlamanın başka biçimlerde de olabileceğine işaret ediyor. Tam kapasiteyle hizmete girdiğinde, yaklaşık 200 milyon insana hizmet verebilecek. Bu rakam, sadece büyüklük ve kapasite ile ilgili bir gösterge değil. Bu, çok sayıda farklı ülke vatandaşlarının, farklı renk, inanç, kimlik, ırk ya da cinsten insanın karşılaşmalar yaşamasına olanak tanımak demek.
Farklılıkların bir aradalığının İstanbul’da zemin bulması ve aynı zamanda bunun Cumhuriyet Bayramı’na denk gelmesi, Türkiye’nin en önemli değerlerinden birisi olan toplumsal çoğulculuğunu hatırlamaya katkı sağlıyor.
Devletleri birbirine bağlamak
İstanbul Havalimanı, yakın bir gelecekte sadece farklı insanların bir araya gelmesine zemin olmayacak. 60 devletin Türkiye üzerinden birbirine bağlanmasını da sağlayacak.
Bir ucu Çin’e dayanan ve tarihi İpek Yolu’nu canlandırma anlamına gelen “Bir kuşak, bir yol” projesinin de ana teması 60 ülkeyi birbirine bağlamak; enerji boru hatlarının ya da Trans-Avrupa ağlarının da. Yol, ister karadan, ister havadan, ister deniz altından, isterse uzaydan olsun, devletleri, halkları, iş çevrelerini ve kültürleri birbirine bağlıyor. Birbirleriyle daha fazla ilişki kuran devletler de karşılıklı bağımlılıklar oluşturuyor. Bu ilişkilerin zarar görmesi, risk anlamına gelmeye başladığında da çatışma ihtimalleri düşüyor.
Türkiye’nin önemli değerlerinden biri, Doğu ile Batı’yı, Kuzey ile Güney’i sadece coğrafi açıdan değil, değerler açısından da birleştirme kapasitesi.
Jeostratejik karşılıklı bağımlılıkların yaratılmasına zemin kazandıran bu durum, aynı zamanda farklı değerlerin bu coğrafyada özümsenmesi anlamına geliyor. Dolayısıyla açılan bir havaalanının büyüklüğü, sadece yüzeyde kapladığı yer ile ölçülmüyor; bu yolla çok sayıda devletle kurulacak yeni bağlara, normalleşen dış ilişkilere ve barış köprülerine de işaret ediyor.