Hava durumunda bir acayiplik var... Soğuk, sıcak, rüzgar, kar, yağmur, alıştığımız hava değil. Dünyanın başka yerlerinde de olağandışı sel ya da kuraklık yaşanıyor. Ve hava durumu, sabah işe, okula giderken şemsiye alıp almamanın ötesinde, ülke siyasetlerini etkileyecek önemde. Kuraklık ya da fazla yağış, ekonomileri etkiliyor, seller hayatları etkiliyor ve herşey, ülkelerin su kaynaklarında düğümleniyor. Çevremizde olan bitene petrol varilinin gölgesi kadar, su bardağından da bakmalıyız.
ABD’de Uzay ve Havacılık Dairesi NASA, uzay uçuşları yanında hava durumunu da izler. NASA’nın hava durumu işlerine bakan sorumlularından James Hansen, Washington Post gazetesinde önceki gün -Gelecekte olacak, diye söylediklerimiz artık olmaya başladı. Gelecek, bugün oldu- dedi. 25 yıl önce -Sıcaklık artacak, dünya ısınacak, iklimler değişecek- diye anlattıklarının şimdi gerçekleşmeye başladığını söyledi.
Söylediği şu: 60 yıllık hava durumu ölçümlerine bakınca, yaz aylarının artık daha sıcak olduğunu görüyoruz. Eskiden bu seyri bilgisayar modelinde -ihtimal- olarak izlerdik, şimdi -gerçekleşme- olarak görüyoruz. İklim değişti. Hansen, 2003’te Avrupa’daki sıcak dalgasının 35 bin ila 50 bin kişiyi öldürdüğünü söylüyor. 2003’teki sıcağı hatırlayan var mı? 2010’da Batı Rusya’da bölge tarihinin en sıcak yazı kaydedildi. Geçen yıl ABD’deki kuraklık vardı. Bu yıl da var. ABD sıcaklıkları tarihi ortalamaların üzerinde. Nedeni: İklim artık değişti.
Şimdiye dek bilim dünyası -Küresel Isınma- ve -İklim Değişikliği- konusunda bölünmüştü. Hava durumunun, 50 ya da 100 yılda bir görülen dönemsel etkilerle aşırıya gittiğini, sonra durumun normale döneceğini savunanlar vardı. Ancak Hansen’a göre ısınma artık dönemsel değil, gelinen durum. 1980’e dek -aşırı sıcak ya da soğuk hava- dünyanın yüzde 0.2 sini etkilerken, artık yüzde 10’unu etkiliyor.
Bu veriler çarpıcı. Ancak Küresel Isınma’nın ve getirdiği iklim değişikliğinin ekonomik faturası olduğu için kimse kimseyi dinlemiyor. Normalde -Sanayileşme ve salınan karbon gazları nedeniyle dünyanın ısındığı- savunulurken, sanayiler, tek sorumlu olmadıklarını söylemekteler. ABD’de konu ideolojik çatışmaya dönüştü. Batı dünyası, -ne oldu, neden oldu, kim sorumlu- diye tartışırken, havalardaki anormalliği hep birlikte yaşıyoruz. Kuraklıkla, selle ya da aşırı soğukla boğuşuyoruz. Bu konuda küresel bir ortak önlem beklemek, bu ortamda hayaldir Zaten önlemin bir işe yaraması da uzun zamana bağlı ve zor. Şu durumda mevsim, iklim ve doğa karşısında her ülke tek başına.
Düşünürsek, altyapılarımız, araçlarımız, evlerimiz, ekonomilerimiz belirli bir iklim alışkanlığının sonucu. Yani daha sert bir yaza ve kışa, aşırı rüzgara, hortuma altyapılar alışkın değil. Geçenlerde Washington havaalanında sıcaktan apron eridi, uçağın iniş takımı durduğu yerde asfalt zemine gömüldü. Yani havaalanları -asfalt eritecek sıcağa- dayanmıyor. Sıcak, demiryollarının da düşmanı... Aşırı soğuk, yine ulaşımı donduruyor. Dereler, akarsular ya selden azıyor ya da kuruyor... Beklenmedik sel... denmekte. Beklenmedik, çünkü 1 ayda yağan yağmur iki saatte yağıyor... Ekili alanları kuraklık vurmuyorsa, sel vuruyor. Mısır ve buğday azaldığında ve fiyat yükseldiğinde, bütün sofralar etkileniyor.
Peki ne yapmalı? Havanın artık alıştığımız hava olmadığını düşünmeye başlamalı. Altyapıyı aşırı soğuğa hazırlamaya başlamalı. Aşırı sıcak, kuraklık demek. O yüzden Türkiye akarsularına ve sulama sistemlerine daha ihtimamla bakmalı. Barajları sulama için de planlamalı. Yeni teknolojiler, tarımda en az suyla en çok verimi sağlıyor. Suyu israf etmemek, suyu bulmak kadar önemli. Tarımda toprağı korumak, erozyonu önlemek, teknolojik tarım yapmak. Bunlar -elit, popüler- konular değil, ama iş sonunda suya, buğdaya, ekmeğe, gelecek. Güneyimizde su yok, Türkiye’de var. Irak şimdiden -daha fazla su bırakın- demeye başladı... Fırat, Dicle, Asi, Zap çevresinde evet petrol kavgası var, ama farkında olanlar için asıl kavga, su kavgası. Susayınca petrol içemezsiniz.
twitter.com/selimatalayny