Pazar günü bir kez daha sandık başındayız. Herkes tercihini kullanacak ve Türkiye yoluna devam edecek. Özeti bu ve hepimiz için hayırlı olmasını dileyelim.
Belki yakın tarihi hatırlamak için bazı başlıkları alt alta sıralamak yerinde olabilir.
Bir: Yakın tarihin en kritik seçimlerinden birisini yaşıyoruz. 10 Ağustos 2014’de cumhurbaşkanını doğrudan seçen Türkiye, şimdi yeni dönemin siyasi kodlarını yazmak için yeniden millete müracaat ediyor. Seçmen sandıkta kimin iktidar olacağına karar vereceği gibi, yeni siyasi sistemin nasıl şekilleneceğine dair mesajlarını da ifade etmiş olacak.
İki: Üç dönemdir iktidarda AK Parti var. Şu ana kadar her genel ve yerel seçimi, ayrıca referandumları kazandı. Muhalefetin iktidar olma iddiasından çok, iktidarı zayıflatma projelerine ortak olduğu bir seçim dönemi yaşıyoruz. Projenin en önemli ayağı, parlamentoya dördüncü bir siyasi partinin girmesini sağlamak. Belli ki 10 Ağustos cumhurbaşkanlığı seçimlerinde buna dair bir deneme sürüşü yapılmış ve Selahattin Demirtaş’a kaydırılan tepki oylarıyla bazı çevrelerde böyle bir umut ye şertilmiş.
Üç: Bu projenin basit bir yerli yapım olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Mart ayı başında, şu günlerde Demirtaş ve HDP’nin barajı aşma operasyonunu üstlenen medya grubu ile Almanya’daki partneri kafa kafaya verip anlaştılar. O tarihten itibaren HDP’nin barajı aştığı ve hatta koalisyon döneminin açıldığı havasını yaymakla meşguller.
Dört: Niçin Almanya ve neden bizdeki medya grubu? Çok uzun zamandır Kürtlere ilgi gösteren Almanya merkezli güç, özellikle Abdullah Öcalan’ın İmralı’ya gelmesinin ardından bu yöndeki etkinliğini ciddi ölçüde yitirdi. Almanya, Kürtler üzerinden Türkiye’yi köşeye sıkıştırma avantajını giderek kaybediyor ve tam da bu nedenle Selahattin Demirtaş ve HDP kartını oynamaya başladı.
Beş: Hesap çok karmaşık değil. Başarılı olurlarsa, HDP barajı aşıyor, Öcalan’ın örgüt ve taban üzerindeki etkisi zayıflatılıyor. Aynı zamanda Türkiye’nin manevra alanı da daraltılıyor. Kıta Avrupası güçleri, güçlü bir Tayyip Erdoğan’ın, kendilerini bu sorun üzerinden geçit vermeyeceğini bildikleri için açıkça ‘Seni başkan yaptırmayacağız’ mesajıyla Demirtaş’ı sahaya sürdüler.
Altı: HDP’nin barajı geçmesi için CHP’den oy kayması gerekiyor. CHP’nin kendi tabanını hedef alan, özellikle de Alevi oylarını kendi yanına çekmek isteyen bu projeye böylesine boynu bükük davranmasının iki nedeni var. Zaten geleneksel olarak söz konusu ülkeyle kurduğu ilişkiler. Elbette aynı ülkenin Türkiye’deki Aleviler üzerindeki nüfuzu. Buna bir de kıta Avrupası ile ekonomik ilişkilerinin sarsılmasından korkan TÜSİAD’ı eklerseniz tablo netleşir. Hatırı kalmasın, buraya bir de ‘emek ve özgürlük’ adına CHP’ye katılan ve her vesileyle Alman nüfuzunun parçası olan ‘eski İslamcı’yı da not edelim.
Yedi: Projenin bir başka avantajı, iktidarla ve Erdoğan’la hesaplaşmasını artık bir ölüm kalım mücadelesi haline getiren paralel yapının verdiği destek. Nitekim gayet açık biçimde HDP’ye oy çağrısında bulunuyorlar. Paralel yapının CHP ve MHP içinde sahip olduğu operasyonel alanı da unutmamak gerekiyor.
Sekiz: Ancak, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Demirtaş’a kayan tepki oylarının, aynı şekilde HDP’ye gitmesi mümkün görünmüyor. CHP içinde gerek paralel yapıya, gerekse HDP operasyonuna duyulan tepki bunu önemli ölçüde frenlemiş görünüyor. Vatan Partisi’nin alacağı oyları da dikkatle izlemekte yarar var.
Dokuz: Şimdi daha açık biçimde anlaşılıyor ki, çözüm süreciyle ilgili Tayyip Erdoğan’ın gösterdiği duruş, geçmişi inkar etmek veya saf değiştirmek değil; Türkiye’ye yönelik bu operasyona karşı tavır almaktır. Güçlü Erdoğan portresi, pekçok çevreyi, ama en çok da sorunlarımızı bize karşı kullanma alışkanlığında olanları korkutuyor. Alman Cumhurbaşkanı’nın Mısır’ın kanlı darbecisi General Sisi ile verdiği yeni fotoğraf; Türkiye’ye mesaj değil de nedir?
On: 7 Haziran seçimlerinde HDP’nin barajı aşamaması durumunda aba altına gizlenmeksizin gösterilen sopa, dağların yeniden hareketleneceği yönünde. Ne böyle bir tehdide boyun eğecek bir Türkiye var artık; ne de Kürt siyasetinin aktörleri bu denli ferasetten uzak.
Bu kadar. İşte sandık, işte millet. Herkes kime gönül verdiyse veya inandıysa ona oy verir. Millet iradesi tecelli eder, herkes ona boyun eğer. Ama memleketimiz etrafında dönüp duran hile ve dalaverelerden haberdar olmak da hepimizin hakkı.