Otuz kurşun yerine, otuz yıldız taksın Melekler, o yiğit omuzlarına şehit Ömer... 15 Temmuz gecesinin parlak şehidi Ömer Halisdemir’in güzel ismini, kalplerimize yazdık. 1974 doğumlu şehit Ömer, Niğde Bor’a bağlı Çukurkuyu’da dünyaya geldi. Yedi çocuklu bir ailenin ferdi olarak büyüdü. Astsubay oldu. Tanıyanlar, askerlik onun sadece mesleği değildi, hayat tarzıydı diyorlar. Afganistan’da da görev yapmıştı. Vatan millet sevgisi, sadakati onun yaşama biçimiydi.
FETÖ’ye bağlı hainlerin tertiplerini fark eden Tümgeneral Zekai Aksakal, o gece güvendiği adamı Kıdemli Başçavuş Ömer Halisdemir’i arayarak, Özel Kuvvetler Komutanlığını işgal etmek üzere harekete geçmiş Tuğgeneral Semih Terzi ve adamlarını karargaha sokmama emrini vermişti. “Bu işin sonunda şehadet de var, hakkını helal Et” demişti Ömer Halisdemir’e...
“Emredersiniz Komutanım!” dedikten sonra... Hain darbe ve işgal girişimini dağıtacak tarihi kurşunu sıkan adamdır artık Şehit Ömer Halisdemir. Kendisini vatanı milleti için feda ederek, şehadet mertebesine vücudundaki tam 30 kurşunla yükselmiş bir şehit!
***
Hafta sonu erkek kardeşim; “Kardeşimiz Ömer’i ziyarete gideceğim” deyince ilkin anlayamadım. “Niğde’ye gideceğiz” dedi ardından. Çalıştığı kurumdan arkadaşlarıyla veya bir sivil toplum grubuyla gideceğini zannettim önce... “Hayır” dedi, “Eşimi, küçük kızımı alıp, ailece şehidimize gideceğiz, Niğde’ye hiç gitmedim ama orada kime sorsam köyünü, kabrini gösterirler bana herhalde, gidip babasının ellerini öpeceğim”... Dediği gibi de olmuş. Kime sorsa şuradadır demişler. Kabristanı gül bahçesi gibi. Talas Anadolu Lisesi öğrencileri, Müdür ve Din Dersi öğretmenleriyle ziyaretteymişler, hocaları güzel sesiyle Kuran okurken, sessizce ağlıyormuş çocuklar da... “İnşallah çok güzel nesiller yeni Ömerler geliyor” dedi kardeşim... Şehidimizin Babası Hasan Hüseyin Amca’nın elini öpmüşler. Babam da Kıbrıs Harekatında görev yapmış emekli astsubaydır, Kıbrıs’tan, Çanakkale’de şehit düşmüş dedemiz Çakır Hüseyin’den konuşmuşlar... Şehitler birbirinin akrabasıdır. Zaman tünelindeki izlerini sürdüğünüzde, onları Bedir’e giderken işitebilirsiniz... Onlar gökyüzündeki hazır kuvvet ordular gibi, Allah katında her daim diri olanlardır...
İstanbul’dan kalkıp hiç görmediği Niğde’deki, hiç bilmediği bir köyü araya araya niçin bulur bir insan? Şehit Ömer Halisdemir, ailelerimizin birer ferdiydi artık. Kardeşimizdi. Evimizin direğiydi. Kalplerimizi birbirine bağladı. Yeniden millet olabilmenin harcı oldu onun şehadeti, fedası... Üzerinde gezindiğimiz toprağı, yurt ve vatan kılan, şehadet bilgisini hayatın atardamarı kılan bir hamleydi Ömer’inkisi... “Mehmetçik”, bu milletin Allah’a gönülden ettiği hayır duasının karşılığı, ikramı, bereketiydi.
Onun hikayesi, bizim hikayemizdi aslında. Geçim derdinde olduğu halde onurunu helal lokma ve kazançla yazmış, debdebeli nümayişli olmayan sade hayatından nasıl millet olunur şeklindeki büyük soruya cevaplar hazırlamış, eli her daim taşın altında, sırtı ve alnı çokça terlemiş ama hiç de yüksünmeden, neşesini moralini hiç bozmadan, yaptığı işi sevmiş, çalışkanlıkla parlatmış, tertemiz Anadolu insanlarımızdan bir insan.
Şehit Ömer Halisdemir, Anadolu’dur, Türkiye’dir.
***
Hicret günlerindeyiz. Muharrem-i Şerif’ten geçerken Ehli Beyt’in şehadetinin aziz hatırası yüreğimize işliyor. Şehit Ömer’in babasının ismi Hasan Hüseyin. Hz. Peygamberimizin(s) cennetin iki güzel efendisi diyerek sevdiği mübarek torunlarının ismini taşıyor o... Ya annesi şehit Ömer’in? Fadimeana... Resulullah’ın (s) can parçası Fatıma Zehra’nın ismi... Ve Ömer! Adaletin simgesi.
Anadolu insanına has, isimlendirmeye dair bu büyük hassasiyet bile, milletimizin İslam toplumları nazarında yüklendiği büyük misyonun tezahürlerinden. Biz birlik oldukça, kimse yıkamaz bizi!