Dünya basın özgürlüğü raporuyla standart belirleyen Freedom House kurumuna, sonunda, Türkiye’yi ‘özgürlükleri kısıtlı ülkeler’arasına aldırttılar... Birkaç yıl önce, ismi bilinen gazeteciler cezaevlerinde yatar ve tutuklu medya mensubu sayısı 100’ün üzerinde seyrederken bile, Freedom House, Türkiye’ye böyle bir muameleyi reva görmemişti oysa...
Cezaevinde ismi bilinen tek bir gazeteci yok bugün; ‘medya mensubu’ olup da tutuklu statüsünde bulunanların sayısı da bayağı azaldı.
Freedom House (FH) böyle bir ortamda Türkiye’nin haritadaki rengini morarttı işte... Bir yıl evvel sarıydı ülkemizin rengi, şimdi mor...
ABD’de gazeteciler tarafından kurulmuş bir kurum FH. Denetim mekanizması, siyasi nüfuz kullanma, bilgiye erişim ve gazetecilere uygulanan baskı yönlerinden her ülkeyi tek tek değerlendirip medya düzeni bağlamında dünyayı üç kategoriye ayırıyor: 1. Basını özgür ülkeler... 2. Basını kısmen özgür ülkeler... 3. Basını özgür olmayan ülkeler... Mor, üçüncü kategoriye giren ülkelerin ‘FH basın özgürlüğü haritası’ndaki rengi...
Geçen yıldan bu yana, Türkiye, kısmen özgür olmaktan uzaklaştırılıp basını özgür olmayan ülkeler arasına itildi FH tarafından...
Dün konunun bizim gazetelerdeki veriliş tarzına baktım; bazılarının etekleri zil çalıyor... “Nihayet becerdik” dercesine...
Becerdikleri, kendilerinin beceriksizliklerini kabullenmek oysa; bunun bile farkında değiller...
Özgürlükler altın tabak içerisinde sunulmuyor; özgürlükleri için savaşanların alın terleriyle kazanılıyor... İşçiler işçi hakları için, kadınlar kadın hakları için, gazeteciler de basın özgürlüğü için çalışıyor, gayret ediyor, gerekirse bedel ödüyor ve ülkelerini özgürlükle tanıştırıyor...
Türkiye’nin FH tarafından ‘basını özgür olmayan ülkeler’ sınıfına itilmesi, bu mesleğin ülkemizdeki mensupları açısından yüz kızartıcı bir durumdur.
Olayın bu yönünün hiç dile getirilmemesi, konunun hep siyasi sonucu üzerinde durulması bile Türkiye’de sağlıklı bir medya düzeni bulunmadığının, ‘gazeteci’ sıfatı taşıyanların büyük bölümünün aslında ‘politikacı’ kimliğini bu sıfatla örtmeye çalıştığının göstergesi...
İnsan, bugünün dünyasında, “Ben özgür değilim” diye övünür mü? Bizimkiler bununla övünüyorlar işte... Kardeşim, kendini ‘özgür’hissetmiyorsan, özgürlüğüne sahip olmak için mücadele edecek, seni köleleştirdiğini iddia ettiğin kişiler ve kesimlerden özgürlüğünü geri alacaksın...
Ama bunu adam gibi yapacaksın... Çamurlaşmadan... Gazeteciliğin evrensel kurallarına sahip çıkarak... Doğru düzgün habercilik yaparak... Yorumlarında politikacıların çarpıtma âdetine bulaşmadan... Seni köleleştiren kimse onu muhatap alarak... Patronunsa patronundan, siyasi iktidarsa ondan hakkını elde edeceksin...
Eminim, siyasetçilere de yapan oluyordur, ama ülkemizi sevdiğini bildiğim bir yabancı dostum, kısa bir süre önce benim kulağıma şu görüşünü fısıldadı: “İktidarla ve iktidar partisi siyasileriyle ilgili iddiaların çoğu en ileri ülkelerin politikacıları hakkında da söylenip yazılan şeyler... Dünya o iddialardan fazla etkilenmez... Ancak ‘Türkiye’de basın özgür değil’ veya‘Yazarlara baskı yapılıyor’ denildiği zaman Batı ülkelerinde herkes kulak kabartır...”
Politik karar alıcılara Türkiye’yi anlatmak üzere şu sıralarda Washington’da bulunan gazeteci grubundan Oral Çalışlar, ABD’ye girerken yaşadığı bir olayı aktarıyordu dünkü yazısında: Pasaport kontrolünü yapan havaalanı görevlisi, vizesinden ‘gazeteci’olduğunu anlayınca, “Türkiye’de gazeteciler üzerinde baskı var mı?” sorusunu yöneltmiş... Görüştüğü bir uzman da, “Türkiye berbat durumda, 200 gazeteci hapiste” diyesiymiş...
Sabancı Grubu’nun 10 yıl önce başlattığı Washington buluşması da şu günlerde yapılıyor. Orada da, buluşmanın ‘Türkiye dostu’bilinen ‘onur konuğu’ eski dışişleri bakanı Madelein Albright da, yaptığı konuşmada, “Demokratik toplumun temel unsurlarından biri özgür basına sahip olabilmektir; Türkiye’de yaşanan bu değil” demiş ve eklemiş: “Umarım hükümet eleştirileri duyar...”
Türkiye’deki medya düzeni, gazetecilerin politikacı tavrı bir yana, Türkiye’yi morartan FH haritasından sonra, hükümetin konu üzerinde ciddi biçimde durması şart...