ABD’de kasım ayındaki Başkanlık seçimi öncesinde hani adaylar canlı TV tartışması yapmışlardı. Obama ve Romney kamuoyu önünde kozlarını paylaşmıştı... Obama o tartışmalara hazırlanırken, karşısında rakip Romney’yi temsilen, Demokrat Parti Senatörü John Kerry vardı. Yani bir gizli salonda iki kürsü, birinde Obama var, diğerinde de rakip Romney’yi temsilen Kerry... Obama cevap veriyor, Senatör Kerry de Romney’yi temsilen Obama’ya laf yetiştiriyor. İşte bu Kerry’nin şimdi ABD Dışişleri Bakanı olması bekleniyor.
69 yaşındaki Kerry, 2004 seçiminde George Bush’a yenildi. Sonra senatörlüğe devam etti... Geçen ay Obama’nın seçim kazandığı gece ayak üstü anlatmıştık: Yeni dönemde her durumda Bayan Clinton bakanlıktan ayrılacaktı. Yerine de iki adaydan biri, Kerry idi. Muhalif Cumhuriyetçiler de Kerry’yi seviyor. Obama belki Kerry’yi savunma bakanlığına düşünüyordu, ama oraya eski senatör Chuck Hagel gelecek.
Hagel ve Kerry’nin bakan olması, Türkiye-ABD ilişkileri için olumludur. İkisi de Türkiye’yi bilen, Türkiye’ye gelip gitmiş ve son 10 yılda Türkiye siyasetiyle yakından görüşmüş, birlikte çalışmış siyasiler. Haritada Türkiye’yi bulmak, bir Amerikalı siyasetçi için çok zordur. Bunlar, haritada Türkiye’nin yerini hemen bulabilecek, hatta ezbere Ortadoğu haritası çizebilecek siyasiler. Belki Hagel’i sonra anlatırız, şimdi Kerry’ye bakalım:
Kerry 1984’ten beri senatör. Ağır top Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanı... Boston’dan... Eyaleti, Massachusetts... Ve kendisi bir Boston liberalidir. Yani sol kanattan koşar. Boston ve havalisinde Rum ve Ermeni kökenli seçmen yoğundur. Kerry de hem seçim bölgesi olması ve sol liberallerin -azınlıklara- merakı kapsamında Rum-Ermeni davalarına sempati duyar. İlgi ve alaka kataloğunda ‘Kürt’ konusu da vardır. Ancak bu etnik-kültürel meraklarının yeni işini etkilemesini beklemiyoruz. ABD Dışişleri Bakanlığı görevi, etnik hobilerden daha öncelikli bir iştir.
Geçen yıl 2011 Mart’ında Washington’da bir toplantıda Kerry’ye doğrudan Türkiye’nin Ortadoğu’da demokrasi hareketlerine katkısı sorulduğunda ‘Türkiye’yi ve liderlerini çok dikkatle dinliyorum. Bu süreci etkin kılmaya yardım etmek için Türkler’le çok yakından çalışmamız gerekiyor’ demişti. Gerçi ondan iki ay sonra da Senato Komite toplantısında -ABD’ye yalnızca Çin, Hindistan ve Brezilya’dan değil, Türkiye ve Endonezya gibi büyüyen güçlerden de önemli ekonomik ve siyasi meydan okuma geldiğini- söyledi.
Kerry, son yıllarda Beşar Esad ile olan muhabbeti ile de tepki topladı. Şam rejimi ilk toplu cinayetlerini işlerken, Kerry hâlâ Beşar’ı kolluyordu. Senatör Kerry 2009’dan 2011 başına dek gayriresmi olarak ama Obama yönetiminin bilgisi dahilinde Beşar ile samimiyet kurdu. Niyeti, Suriye’yi İran’dan kopartıp İsrail-Suriye anlaşması yaptırmaktı. Hesapta Şam, Golan’ı İsrail’den geri alacak ve Lübnan’ı ve Hizbullah’ı da terk edecekti... Bu uğurda Esad ve Kerry çiftleri hanımlarıyla Şam’da romantik akşam yemeği bile yediler. Beşar ise Kerry’şi Şambaba tatlısı, üstüne orta kahve ile oyalarken, Hizbullah’a füze veriyor, bu sevkiyatın uydu fotoğrafları Dışişleri Bakanı Clinton’ı çileden çıkarıyordu.
Beşar 2011 başında Lübnan’ı karıştırıp Saad Hariri’nin başbakanlıktan devrilmesini sağlarken, Kerry hâlâ Şam’da Beşar ile görüşmeye hazırlanıyordu. Bu olay üzerine ABD Yönetimi Kerry’ye -Artık yeter, gitme- dedi, sonra da zaten Suriye karıştı...
Kerry, Suriye ya da İran olsun kimseyle görüşmekten kaçınmayacak bir iyimser siyasetçi. Bu çabalarıyla Afganistan’da Pakistan’da sonuç aldı, Irak’ta savaşa en baştan karşı çıktı. Yeni dönemde de ABD karşıtlarıyla oturup konuşmaktan kaçınmayacağı anlaşılıyor. Ancak Şam’da artık galiba başka muhataplarla karşılaşacak... Ayrıca Türkiye’nin ABD’ye siyasi-ekonomik meydan okumak değil, ABD ile -birlikte çalışmak- istediğini herhalde birileri kendisine anlatır.
twitter.com/selimatalayny