Birleşmiş Milletler’in Filistin’i devlet olarak tanıyıp tanımamasıyla ilgili oylamada “Evet”in lokomotifliğini Türkiye, “Hayır”ın lokomotifliğini ABD yaptı. Netice: 138 “Evet”, sadece 9 “Hayır”. Üstelik, “Hayır” oyu veren 9 ülkenin 4’ünün isimlerini dünyada o ülkelerin vatandaşlarından başka pek az kimse duymuştur: Marshall Adaları, Mikronezya, Palau ve Nauru.
Marshall Adaları, 60 bin nüfuslu bir devlet müsveddesi. Bağımsız devlet kılıklı bir Amerikan sömürgesi. 140 bin nüfuslu Mikronezya, 21 bin nüfuslu Palau ve 9 bin 100 nüfuslu Nauru da öyle. “Hayır”cılar arasında yer alan 3 milyon nüfuslu Panama’nın direkt ABD’ye bağlı olduğu ve hatta ABD’yi oluşturan eyaletler kadar bile otorite sergileyemediği zaten malum. 10 milyon nüfuslu Çek Cumhuriyeti bunların yanında bayağı devlet sayılır, fakat belli ki uluslararası bir iddiası olmadığı için -vicdanı da olmadığı için- “Filistin’den bana ne!” deyip iktisadi sıkıntılarını hafifletecek 3-5 milyon dolarlık bir rüşvet karşılığında ABD’nin dümen suyunda gitmiş. Diğerleri o kadar da almamıştır. Böyle durumlarda genellikle BM’ye olan aidat borçlarının ödenmesiyle yetiniyormuş bu garipler.
ABD-İsrail ikilisi çeke çeke bunları çekebildi yanına. Bir de, cömert göçmen politikasına rağmen 100 senedir 40 milyon nüfusu bir türlü bulamayan ve dünya siyasetindeki ‘ağırlığı’ daima ABD ve İsrail’in tayin ettiği istikamette oy kullanmaktan ibaret kalan Kanada var işte. Hepsi bu. Müthiş bir sefalet tablosu. Küresel gücün fena halde marjinalleştiğinin çarpıcı resmi. “Tamamen İsrail yörüngesine girdi” denilen Azerbaycan ve Yunanistan’ı bile kafalayamadılar. Çekimser oy bile kullandıramadılar bu ülkelere.
Kafalamak deyince... ABD’li yetkililer BM Genel Kurulu’nda böyle bir sefalet tablosu sergileyeceklerini gayet iyi bildikleri için, Filistin Kurtuluş Örgütü Lideri Mahmut Abbas’ı oylamadan önce yakın markaja alıp kafalamaya çalıştılar; “Ne olur başvurunuzu geri çekin. Karşılığında size dünya kadar para veririz, İsrail’in Batı Şeria’daki yerleşim faaliyetlerini de durdururuz, yeter ki bu talebinizden vazgeçin” diye saatlerce yalvardılar, yalvarmanın kifayet etmediği yerde tehditler savurdular, ama hiçbiri kâr etmedi. Her fırsatta Dışişleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu ile ‘kulis’ yapan Abbas, Türkiye’nin ‘Ne pahasına olursa olsun, ileri!’ motivasyonunun da etkisiyle, ABD’ye resti çekti. 10 sene önce olsaydı ne Abbas böyle bir girişime cesaret edebilirdi ne de Türkiye bu işin lokomotifliğine soyunabilirdi.
Filistin ve dostları için ortaya çıkan tablo tek kelimeyle muhteşem. Neredeyse bütün Afrika, neredeyse bütün Asya, neredeyse bütün Latin Amerika, Almanya ve İngiltere haricindeki bütün kayda değer Avrupa ülkeleri, oylamaya katılan 188 ülkenin 138’i, bağımsız Filistin devletine “evet” dedi. Türk Dünyası’ndan Afrika’ya kadar pek çok ülkenin, belki red oyu veya çekimser oy verecekken, Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nın olağanüstü gayretleri sayesinde Filistin’in yanında yer aldığını belirtmeden geçmeyelim.
Evet, ABD-İsrail ve gariban müttefiklerinden ibaret şer cephesinin 9 oyuna karşı Türkiye’nin öncülük ettiği ‘Filistin Bloku’nun 138 oyu... Ve “hayır” demenin ne kadar anakronik kaçacağını idrak ettikleri için ABD-İsrail’in bütün telkin ve baskılarına rağmen çekimser kalan 41 ülke... Pardon, hani dünyayı ABD yönetiyordu?
Tekrar edelim: Küresel gücün fena halde marjinalleştiğinin resmi bu... Ve düne kadar Kars’la Edirne arasında sıkışıp kalmış iddiasız bir ülke olan Türkiye’nin küresel bir güç olma yolunda emin adımlarla ilerleyişinin resmi. Ve uluslararası siyonist propagandaların yerlerde süründüğünün resmi. Ve Filistin’de şafağın söktüğünün resmi (Şükür ki böyle resimleri son yıllarda sıkça görüyoruz).
Rabbimizin bizlere rahmeti olan bu resimlerin arka planlarında şanlı Filistin direnişinin yanı sıra “One Minute” ve Mavi Marmara’yı da görüyorsunuz, değil mi?
Selamun aleykum Tayyip Erdoğan. O gün Davos’ta bu resimlerin çerçevesini çizdiniz. Allah sizden razı olsun.
Selamun aleykum aziz şehitlerimiz Ali Haydar Bengi, Cengiz Akyüz, Cengiz Songür, Cevdet Kılıçlar, Çetin Topçuoğlu, Fahri Yaldız, Furkan Doğan, İbrahim Bilgen, Necdet Yıldırım; selamun aleykum Uğur Süleyman Söylemez’in şahsında bütün aziz gazilerimiz. Bu resimlerin boyasında sizin kanınız var. Allah sizden razı olsun.
ABD’nin şerre matuf gücü alabildiğine azalırken Türkiye’nin hayra matuf gücü alabildiğine çoğalıyor. Ne kadar şükretsek az. Şükredelim ki gücümüz bereketlensin.