Demokrasi paketinin ne anlama geldiği tartışılıyor ve genel kanaat bunun devletin verdiği bir bedel olduğu yönünde. Yani bundan önce devletin yaptığı sınırlamalar bugün engel teşkil ediyor ve bu sınırlamalar siyasi engel olmasını engellemek için kaldırılıyor. Yani devlet kendi çıkarları için bu paketi sunuyor.
Bunun doğru olduğu kanaatinde değilim. Devlet yapılan sınırlamaların kendi aleyhine olduğunu biliyor. Ama bunu engellemek için değil, doğru olanı yapmak için bu paketi sunuyor. Yani yapılan sınırlamalar halk için değil, belli dönemdeki siyasi amaçlar içindi ve bu ülkemizin demokrat olarak kabul edilmesini engelliyordu. Aslında biz demokrasinin gerektirdiği şartların önemli bir bölümüne tarihi bir miras olarak sahiptik.
Farklı topluluklarla veya bunlar adına hareket ettiğini söyleyen partilerle pazarlık yapılmadı. İktidar onların taleplerinden daha önemli ve ciddi olanların farkındaydı ve bildiği sorunları çözmek için herhangi birinin talebi etkili değildi. Bildiği sorunların, bu sorunlara sahip olduğunu söyleyen topluluklarca nasıl algılandığını öğrenmek istiyordu. Şunu gördü: Bir topluluğu temsil ettiğini söyleyenler bu topluluk için değil kendi güçlerini korumak ya da daha etkili hale getirmek istiyorlardı. Cumhuriyet kurulurken yapılan hesap devletin büyük güçlerle çatışmasını engellemek, bu amaçla halkı bazı anlamsız düşünceler yoluyla kullanmalarını engellemek istiyordu. Topraklarında çok farklı soydan gelen kimseler vardı ama birbirlerini hasım hatta farklı görmezler ve Osmanlı vatandaşlığında birleşirlerdi. Bu dönemde ayrışmayı engellemek ve birliği sağlamak için bazı tedbirler alındı ama bu faydalı değildi ve insanların kimliklerine saygı göstererek bir arada yaşamaları sağlanamadı. Bu farklılık tarihlerinde karşıtlığa neden olmadığı için halk bir bütün gibi davrandı. Ama dış güçler bu farklılığın belli bir kitlenin faydalanması için ortadan kaldırıldığını söylediler. Ülke içindeki bazı güçler bu kitlelerin içinde birilerinin ön plana çıkarılması gerektiğini söylediler ve ayrışmaya katkıda bulundular.
Bu konuda iki yön vardır: Öne çıkan bazı kitlelerin talepleridir. Eğer bir yanda bu talepler diğer yanda buna karşı çıkanlar varsa meselenin bir dış güç tarafından tahrik edildiği ve tarafların farkına varmadan bu güce ya da güçlere hizmet ettiğidir.
Kürt sorununda Kürtlerin bireysel ve kitlesel taleplerinin ciddiye alınması ve onların doğuştan sahip oldukları ve büyüyünceye kadar yerine getirdikleri bazı özelliklerini savunmaları ve sürdürmek istemeleri doğaldır. Bunun yanlış olduğunu düşünüyorsanız düzeltilmesini zamana ve çevre şartlarının değişmesine bırakmak yeterlidir. Bizde bu değişmeler dışarıdakilerin örnek alınmasına bağlıdır. Birey beğendiğine benzemek ister. Biz çok önemsediğimiz Avrupa’ya benzemek istiyoruz. Bireylerdeki değişmelerin hangi yönde olacağını oraya bakarak kestirebilirsiniz. Geçmişte pantolon giyen kadın çok azdı ve yadırganırdı. Bugün etek giyeni bulmak zordur. Kimse bu değişim için kanun çıkarmamıştır. Biz giyimdeki değişmeleri Batı ülkelerini taklide borçluyuz. Birçok kişi AB’ye girersek medeni olacağımızı düşünüyor. Ben onlarda biraz farklı olarak yaşam biçimimizdeki şekillenmenin; atalarımızın, zaman içinde geliştirilmesi gereken davranışlarının daha değerli olacağını düşünüyorum.