Suriye’nin uçağımızı düşürmesi konusunda birçok senaryo yazıldı. Henüz Suriye kara sularında mı yoksa uluslararası kara sularında mı düşürüldüğü konusunda mutabakat yok. Ayrıca uçağın füzeyle mi, yoksa uçaksavar ateşiyle mi düşürüldüğü netlik kazanmadı.
Daha ilginç olanı pilotların akıbeti konusundaki düşünceler. Henüz şehitlerimizin cenazesine ulaşılmadığı zaman pilotlarımızın Suriye’de muhalifler tarafından korunduğu ve sağ olduklarına dair birçok şey söylendi. Şimdi bu tezi ortaya atanlara yanıldıklarını söylerseniz şu cevabı verebilirler: “Pilotlar sağdı.. Ama senaryo onların ölü bulunmalarını gerektiriyordu ve bu yapıldı” diyebilirlerdi.
Şu soruya cevap aramalıyız. Siyasi sonuçlar yaratan olaylar önceden bir senaryo yazılarak mı gerçekleşir ve önce siyasi hedefler belirlenir ve bunu makul gösterecek olaylar mı yapılır? Bunun en önemli örneği El-Kaide’nin ABD’deki ikiz kulelere yaptığı saldırı idi. Son derece karmaşık olan bu eylemi El- Kaide gerçekleştirebilir mi idi? Bu senaryoyu yalanlayan birçok düşünce ve delil ortaya atıldı ama bunlar kabul görmedi. Sonra bu örgüt ABD gibi dünyanın en büyük ülkesi tarafından bulunamadı ve ABD bunu bahane ederek Afganistan’ı işgal etti. Benzer bir olayı ülkemiz yaşadı. Kürtlerin büyük çoğunluğu Türkiye’ye bir alternatif düşünmediği halde otuz yılı aşkın bir süredir PKK ile uğraşıyoruz. Irak’ın işgali ülkeye demokrasi getirmek amacı güdüyordu, ayrıca diğer ülkeleri tehdit eden bazı silahlar yapıyordu. Demokrasiyi en iyi bilen ülkelerden biri olan ABD, Irak’taki siyasi yapılanmayı mezhep ve ırk farklıklarına göre oluşturdu. Oysa demokratik ülkelerde ideoloji, dış politika, ekonomik hedeflerin farklı oluşu siyasi partileri oluşturur. Amaç ülkenin bölünmesini sağlamaktı ama bu söylenemediği için kendi politikalarına uyan hedefler belirlendi.
***
O zaman şu soruya da cevap aramak gerekir: Bugünkü ülkeler doğal olarak, yani siyasi farlılıklar nedeniyle mi oluştu? Ortadoğu haritasının oluşumunda hiçbir halkın katkısı yoktur. Zaten aynı olan halk siyasi yapılanmadan sonra farklılaşmış Suriyeli Ürdünlü, Iraklı halklar oluşmuştur. Bu haritayı o zamanın üzerinde güneş batmayan imparatorluğu olan İngiltere çizmişti. Şimdi bir güç bu harita günün şartlarına uygun değil yeniden çizilmelidir derse ne cevap vereceğiz?
Karşılaştığımız siyasi olaylar ya ülkeleri yeniden belirlemek ya da olduğu gibi muhafaza edip yönetimlerini yeniden inşa etmek amacı taşımaktadır. Burada en büyük yanılgı geçmişte değiştirilen yapıyı yeniden inşa etmeye çalışmaktır. Mesela bizi bununla itham ediyorlar ve Osmanlı’ya dönüş peşinde olduğumuzu söylüyorlar. Oysa önümüzde dünden daha büyük hedefler var ve bu sadece bizim iyiliğimiz için değil bölgedeki tüm halklar içindir. Bu dünyadaki dengeleri de olumlu etkileyecektir. Yapacağımız hata sadece sınırlarımızın içindeki halkı düşünmek ve bölgeye karşı sorumsuz davranmaktır. Yani biz Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra İngiltere ve müttefiklerinin oluşturduğu yapının muhafızı mıyız yoksa bölgedeki tüm insanların refahı ve güvenliği için mi çalışacağız? Bizim inancımız ve kültürümüz bencilliği reddeder, etrafa iyilik dağıtmayı emreder. Böyle davranırsak biz de faydalanırız.