Bir ülke için en kötü şey medyasının cehaleti midir yoksa kötü niyeti mi? Çok ağır oldu biliyorum ama durum tam olarak bu. Önce hafızamızı tazeleyelim. 20 Temmuz, Kıbrıs Barış Harekatı’nın yıl dönümüdür.
Bu ülke ekranlarında bir sürü adam ve kadın, bilgiçlik taslamak adına “Ayşe tatile çıksın parolasıyla başlayan” cümlesini kurar.Oysa bu parola 20 Temmuz’un değil 2. Cenevre Konferası’nda anlaşma sağlanamadığı için 15 Ağustos’ta başlayan 2. harekatın parolasıdır. Bilmeden sallamak bizim medyamıza mahsustur...
***
Depremin büyüklüğü başka şiddeti başka şeydir mesela. Bizim medya bu ikisini hep aynı şey zanneder.Oysa şiddet depremin yer yüzünde yol açtığı hasarın ölçüsüdür, büyüklük ise aletle ölçülür.Hiç insan yaşamayan, hiç yapı olmayan bir yerde depremin büyüklüğü ne olursa olsun şiddeti sıfır olur.
Zaten birimleri de farklıdır. Deprem en fazla 10 büyüklüğünde olur, şiddet en fazla 12.
Bu ülkede 1999’dan beri milyonlarca deprem haberi yapıldı ama bu hatayı hala yapan bir sürü medya kuruluşu ve ekran yüzü var...
***
Gelelim bu yazının asıl sebebi olan 18 Mart nedir sorusunun yanıtına... Salı günü gördük ki sapla saman yine birbirine karışmış. 18 Mart 1915 bir deniz zaferidir aslında. Yani Salı günü kimilerinin anlattığı gibi Anzak’larla falan savaşın yıl dönümü değildir.İhtilaf devletleri donanmasının 19 Şubat 1915’te başlayan ve kesin zafer için en ağır saldırıyı düzenlediği tarihtir 18 Mart.
Osmanlı Ordusu’nun mayın ve topçu ateşi altında o gün dönemin en ileri savaş gemisi sayılan 3 zırhlı batmış, 4 zırhlı da ağır hasar görmüş ardından düşman Çanakkale Boğazı’ndan çekilmiştir. Bu olaydan sonra da kara işgaline karar verilmiş ve 25 Nisan 1915’te kıyıya asker çıkarılmıştır.
Aradaki fark dağlar kadar büyüktür ama ekranda konuşurken en azından Avusturalya’dan konukların neden 18 Mart’ta gelmediğini bir düşünmek gerekir... Medyada kötü niyet zaten çok gördüğümüz bir durumdu ama üzerine bir de cehalet çok fena oluyor...
***
Kötü niyete dahil kısa birkaç cümle kurayım. Gazetecinin tarafsız olması diye bir şey söz konusu değildir, gazeteci de herkes bir görüşe sahiptir ama haberini evrensel ve objektif kurallara göre yapar, yorumunu da o haberlerin üzerine kurar.
Star Gazetesi yöneticileri ve kararlarına dair, takvimlerin ve tarafların yalanladığı bir iddia üzerine ekranlarda hala yorum kuruluyor ya, pes...Şimdi cehalet mi yoksa kötü niyet mi daha beter, varın siz karar verin...