Uzun zamandır asimetrik savaşlardan, vekaleten savaşanlardan bahsediyoruz. Şimdilik gündemimizde, yeni dünyanın bu çeşit savaş anlayışı var. Ve yeni virüs çeşidinin öldürücü kabiliyeti gündeme oturdu. Yeni tip koronavirüsle ilgili günlerdir uzmanlar konuşuyor. Günlerdir bundan korunma yolları araştırılıyor. Önlemlerden ve ileri aşamaya geçmemesi için tedbirlerin çeşitliliğinden bahsediliyor.
Lakin çıkış noktası üzerine, belki bu ortalık biraz sakinleştikten sonra, daha fazla konuşacağız kanaatindeyim.
Evet, uzun zamandan beri, çok fazlaca yeni dünya savaş anlayışı, biyolojik silahlar, yeni deneylerden bahseden makaleler yazıldı. Üzerine analizlerin yapılması devam etmekte.
Anlaşılan şu ana kadar “nasıl durdurulur” üzerine odaklandığımız için, çıkış noktası üzerine pek fazla çaba harcayacak lüksümüz söz konusu değildir.
Bu virüs şunu anlatmakta, ilerideki aşamada bu gibi salgınlarla karşılaşacağız. İşte dünyadaki prefabrik hastane anlayışının devreye girmesi de, bu gibi salgınların devamlılığının da göstergesi olmalı.
Virüsün çıkış noktası önemlidir. Şu ana kadar analizler, ABD üretimini işaret ediyor. Çin’le ticaret savaşları söz konusu iken Çin’de böyle bir virüsün ortaya çıkması akla çeşitli sorular getirmekte. Doğrudur, Ortaçağ’daki veba salgınının çıkış noktası da Çin idi. İpek Yolu ticaret hattı üzerindeki tüm ülkelere yaygınlaşması, Çin’den çıkan gemiler ve yükler üzerinden olduğu bilinen tarihi olaydır.
Çin hastalığı yendi. Herhalde bize görüntü olarak sunulan budur. Yöntemler, tedbirler tartışılabilir. Ben konunun o kısmında değilim!
Bu süreci anlamak ve ileride dünyanın nasıl bir sürece gebe olduğunu anlamak için, bu virüsün çıkış noktası ve üreme şekli önem arz etmektedir.
Yeni Şafak Gazetesinin ulaşıp yayınladığı, Rockefeller Vakfının 10 yıl önceki “virüs salgını raporu” dikkat çekicidir tabiki!
Sanki herkes boks maçında aldığı yumruklardan dengesini kaybetmiş. Avrupa’daki durum tam bunun ispatı. Şimdi işin ilginci, ABD nasıl bir süreç takip edecek? Ve kontrolü ellerine alabilecekler mi? Mesele salgınlarla birlikte devreye giren, yeni iletişim, ekonomik ve sosyolojik zemin oluşumu.
Bu yeni bir süreç ve kalıcı olup olmayacağını kimse kestiremiyor. Hatta bir çoğu hafife aldığı için, içinden çıkmaz bataklıkla karşı karşıya kalmış durumda.
Bu öngörüler, ihtimaller, ileri görüşlü sistem anlayışının devreye girmesi konuları, belki bu virüse kadar “komplocu” gelebilirdi bir çoğuna. Lakin şimdi anlaşılan yeni sürecin esas kodlarından biri de, bu teorilerin hepsini hesaba katmak olacaktır.
Dünyanın bugüne geliş sürecini, bize basit gelen çoğu fikirlerin, üst akıl tarafından inşa edildiğini anlamak için kahin olmaya gerek yoktur.
Gelişmeler, sistemler arası savaşı işaret ediyor. Evet, zaten esas meselenin bu olduğunu görebilmek için, hangi küresel aktörlerin, hangi konulara odaklandığını ve hangi mahalli olaylar içinde boğuşturulduğunu görmemiz şart haline gelmiştir.
Büyük ve küresel sistemler arası savaşın tam merkezindeyiz anlaşılan. Peki nasıl direniş sağlayabileceğiz? Bu deney mi? İleride daha farklı boyutta önümüze hangi senaryolar çıkacaktır? Bu sorular ve daha derinlemesine incelemeler, bilimsel araştırma ışığında ama “stratejik analiz yeteneği” kafasıyla yorumlama dönemine girmekteyiz. Bilimsel çalışmalar “ürünün içeriğini”, stratejik analiz yeteneği ise “çıkış noktası ve hedeflerini okuma kapasitesini” benimsememizi gerektirmekte.
Burada tek çare, ilmin hikmeti ile beraber okuma yapma kabiliyetidir. İlim hikmeti anlaşılmadıktan sonra, kuru söz kalabalığından başka bir şey değildir. Yani uzun lafın kısası; dünyanın ve alemlerin yaradılış konularını baz alarak, olayları ilahi kudret ışığında okuma kabiliyeti olanlara, ilmi bilim ve hikmet ile izah edenlere ihtiyaç duyulan dönemdeyiz...