STAR’ın, sokaktaki kendi işi-gücünde Kürt vatandaşın gerçek nabzını aktarma çabasını keyifle izliyorum. Şeyhmus Çakan, bölgeyi çok iyi bilen, yalnız bölge siyasetinin labirentlerinde değil, yaşadığı bölgenin insanı ile iç içe çalışmalarını sürdüren iyi bir gazetecidir. Onun aktardıkları ile benim son bir yıl içinde bölgede yaptığım çalışmalar doğrultusunda yakaladığım “değişim”in benzerlik taşımasından memnunum...
24’te artık yer almayan OLAY YERİ programım çerçevesinde geçen bir yılı esas olarak“terör zulmü” ile karşılaşmış bölgede geçirdim... Yüksek izninizle, bölgeden bu sütuna aktardığım bazı izlenimleri tekrarlamak isterim... Tembellik değil, bu ülkenin Türk ve Kürt vatandaşı arasına derin fay hatları çekmeye çalışan çevrelere bu çabalarının ne ölçüde sonuçsuz olduğunu bir kez daha aktarmak için...
“Kürt sorunu”nun “insani çözümünde” izlenecek rota, bütün bu kanlı senaryoların ötesinde kendisini gösterdi bile: Kürtler’in yaşadığı dört ülkede insan haklarına saygılı, “çok kültürlü yapıyı” benimsemiş geniş bir demokrasi ve sınırların şeffaflaşmasıyla doğacak güçlü ekonomik işbirliği... Batı Asya’nın günümüzde yeni sınırlara değil, mevcut sınırların gölgeye dönüştüğü, bölge halklarının serbest dolaşımı ile kültürel-ekonomik hatta giderek siyasal entegrasyonun sağlandığı demokratik yapılanmaya ihtiyacı var. Böyle bir Batı Asya’da Kürtler, bir “sorun” değil, aksine, her alanda işbirliği sağlamış dört ülke arasında bu işbirliğini hızlandıran, zeminlendiren ve güçlendiren çok önemli bir “stratejik nüfus” konumuna yükselirler. Batı Asya’nın yeni Kürt savaşçılardan çok, işini bilen ve yaşadığı topraklarda zenginlik üreten Kürt işadamlarına ihtiyacı var!.. (STAR,30.Temmuz.2012)
Bu satırları, Kürt vatandaşın ana tercihinin aslında bu yöne doğru kaydığını ifade etmek için aktardım. Terörün bölgesel gelişmeyi engellediği, geri kalmışlığın da teröre yaradığı kısır döngüsü bölge halkı tarafından da çok iyi görülen bir noktadaydı.
İnsanın içini dağlayan zorluk, o sorunun, Van’ın Anadolu Konteynır Kenti’nde yaşamını sürdüren liseli o Kürt gençten gelmiş olması: “Bugüne kadar neredeydiniz...” Soruya muhatap olan İl Gençlik Müdürü’nün şaşkınlığını, tahmin edebiliyorum... 2011 Van Depremi, bu kentin maddi dünyasını değil, sosyal yaşamını, ruhunu değiştiriyor... Düne kadar devletten uzak yaşamaya alışmış aileler, kurulan konteynır kentlerde “devletin yardım eden, kucaklayan, eğiten, destekleyen” yüzüyle karşılaşıyorlar... Yaşadıkları “dönemsel olarak” karşılaştıkları “soğuk, acımasız, uzak ve yaralayıcı” devletten çok farklı bir kurum...Gençler için ise büyük bir sürpriz!.. STAR, 18.Haziran.2012)
Başbakan Erdoğan, yarın, Van’da, TOKİ’nin yalnız 300 gün içinde yetiştirdiği 15 bin konutu deprem mağduru vatandaşlara teslim edecek. O konutların ağır kış koşullarında nasıl yetiştirildiğini iyi anlamak isteyenler, OLAY YERİ’ nin arşivlerine girip bakabilirler. Açıklıkla ifade ediyorum. Türkiye Cumhuriyeti’nin Van depremi sonrası izlediği rota Kürtler açısından bir dönüm noktasıdır ve PKK’ya dönük muhtemel sokak desteği bu büyük çabanın sonunda kırılmıştır.
Bütün bunları neden hatırlatıyorum. Başbakan’ın “kanı durdurmak için gerekirse herkesle görüşülür” açıklaması sonrasında “bazı çevreler” beklenti çıtasını çok yükseklere yerleştirme, özellikle de terör örgütünün muhatap kılınmasında çaba içindeler. Oysa, karşımızda giderek halk desteğini yitiren, kanlı eylemleriyle dışlanan bir örgüt var... Bakın ne demişiz Hüseyin Aygün’ün örgüt tarafından kaçırılması sonrası...
...bugünlerin açık gerçeği ortada: Alevi dostlarımız üzerlerinde oynanan bütün oyunları boşa çıkaracak büyük bir olgunluk içindeler, kendi işi gücündeki Kürt kardeşlerimiz de PKK’nın son macerasını uzaktan seyrediyorlar. Tunceli’nin Aygün’e sahip çıkması, Şemdinli catışmalarında Diyarbakır başta güneydoğuda yaşanılan “sokak sessizliği” anlamlıdır...Sağolsunlar... (STAR, 16.Ağustos.2012)
Tekrar, altını çizerek söylüyorum: Ben sokaktaki Kürt’e güveniyorum. O, bu kez, devleti değil, PKK’yı bir tercihe zorluyor. Ya, demokrasi ve gelişmeye dönük talepleri görüp, terör sahnesinden çekilecek ya da bir kan anaforunda kaybolup gidecek. Kaçırılan 6 öğretmeni örgütün elinden çekip alan o Kürt köylüler var ya, asıl “aktör” onlar, gazete köşelerinden televizyon ekranlarından yüksekten konuşanlar hala Kandil’e bakıyorlar...Pes!..