Partiler temsil ettikleri siyasi görüşlere göre; sağcı, solcu, muhafazakâr, milliyetçi gibi sınıflara ayrılırlar.
Bu değişmez kural dünyanın her ülkesinde aynıdır.
İşin doğasında olan bu ayrıştırmayı acaba partileri oluşturan siyasetçilere de uygulamak mümkün mü?
Elbette ama farklı kriterlere göre.
Siyasetçileri; vatanseverliklerine, söylemlerine, eylemlerine, ihanetlerine, fırıldaklıklarına, attığı taklalara göre sınıflandırmak mümkün.
Takla da nereden çıktı?
Malumunuz sağcı diye bildiğiniz siyasetçi bir anda en koyu solcu, solcu diye bildiğiniz siyasetçi bir anda en koyu ülkücü olabiliyor.
Bugünlerde bu sınıflandırmayı yapabileceğiniz en gözde ülke tartışmasız Türkiye.
Çünkü şuan ki siyasi ortamda yaşananlar bu ayrıştırmayı yapmaya çok müsait.
Bazı siyasiler öylesine renkli, öylesine çeşit ki...
Hepsi çıktı meydane...
İşte bu renkli siyasiler tarafından son zamanlarda kasıtlı ve bilinçli olarak artan bir tempoda yalan, iftira ve ihanet furyası başlatıldı.
Bu gruba giren her siyasetçi; çapına, cürmüne, karakterine, ona verilen misyona göre pozisyon aldı.
Dışarıda kalanlar ise kimi "güvercin ne ki, en iyi taklayı ben atarım." diyerek, kimi de "fırıldak dediğinde nedir, ben bir döneyim de seyret" diyerek kendine yer açmaya çalıştı.
Şimdi bu konulara örnek olacak birkaç olayı yazı zinciri halinde birlikte inceleyelim.
Suriyeliler...
Son günlerde alıcısı olan, kaşınmaya en müsait konu malum göç ve göçmen konusu.
Bu konu üzerinden nemalanarak parti kuranlar oldu. Bu konuyu provoke ederek iç savaş çıkarmaya kalkanlar oldu. Bir cenah bu başlık üzerinde tepindikçe tepinerek siyasi kazanım elde etmeye kalktı.
Peki tüm bunlar neden, neden ısrarla bu konu?
Muhalefetin elinde işleyeceği, suiistimal edebileceği başka bir koz kalmadı da ondan.
Ülkemizde bulunan 3.381.000 Suriyeli aylardır maalesef siyasete malzeme edilmiş durumda.
Bir soru...
Ülkemizde bulunan Suriyelilerin yerine Amerikalılar olsaydı acaba aynı tepki verilir miydi ya da olay çağdaşlık olarak görülür müydü?
Siz düşüne durun ben göçmen nüfusu konusuna geçeyim.
Çünkü o konuya takığım.
Yok, mu artıran...
Ülkedeki Suriyeli sayısı 3.381.000
Bu rakam resmi devlet rakamı.
Ancak buna rağmen Ümit Özdağ seçime saatler kala göçmen sayısını kasten ve bilerek kamuoyuna 10 Milyon olarak üfledi.
Üfledi diyorum, çünkü gerçekte böyle bir göçmen sayısı hiçbir zaman olmadı, bu söylenen koca bir yalandı.
Olsun ne fark eder, nasıl olsa alıcısı var.
Eee, madem öyle yok mu artıran?
Olmaz mı?...
Ümit Özdağ kaçırır mı fırsatı.
Partinin tek gelir kaynağı bu, hiç atlar mı?
"On üç milyon kardeşim son rakamımız bu."
Evet, şaka gibi ama bunlar oldu. Bir gün öncesine kadar on milyon göçmen var diyen Ümit Özdağ "seçim var, enflasyon var bence kaldırır" diyerek rakamı bir anda on üç milyona çıkarıverdi.
Böylelikle bir günde nur topu gibi üç milyon göçmenimiz oldu. Yunanistan'ın dörtte biri.
Hangi Özdağ?
Ümit Özdağ ana omurgası göçmen konusu olan bir parti kurdu ve partinin kuruluş söyleminde şunu söyledi;
"Tüm Suriyelileri zorla da olsa göndereceğiz."
Bu söylemi bir kenara koyun, zira birazdan yüzleşmede lazım olacak.
Şimdi sıkı durun.
Kılıçdaroğlu ile protokol imzalayan Özdağ, imza sonrası proje bir televizyon kanalında programa katıldı. İşte orada söyledikleri;
"13 milyon sığınmacının bu ülkede kalmasını istiyor musunuz? Yılda 11 milyon dolar harcamak istiyor musunuz? Eczanelere gittiğiniz zaman arkada kalmak istiyor musunuz? İnsani yardım diye 72 milyar dolar harcanmış, bu da Suriye'nin kuzeyine. Eğer bunları istiyorsanız ve yeni sığınmacılarda gelsin diyorsanız gönül rahatlığıyla Erdoğan'a oy verebilirsiniz.
Güvenli bir ülke, düzelmiş bir ekonomi ve yükselmiş hayat standartları istiyorsanız Kemal Kılıçdaroğlu'na desteğinizi verin. Söz 1 sene içerisinde bütün sığınmacıları hızlı ve hukuka uygun şekilde ülkelerine uğurlayacağız."
Haydeee...
Aynı programın ilerleyen bölümlerinde hükümeti göçmen konusunda suçlayan aynı Özdağ, az önce söylediklerinin tam tersini söylüyordu;
"Bugün Kuzey Suriye'de Katar'la birlikte Türkiye'nin kontrol altında tuttuğu yerde binalar yapıyorlar. Bu devletler hukukuna aykırı, bu insanlara nasıl tapu verilecek? 1 milyon insanı yolladınız bunlar ne yiyip içecek? Bölgede kendi güvenliğinizi sağlamakta zorlanıyorsunuz, bölgede yeni bir Afganistan oluşmasını nasıl engelleyeceksiniz?
Ülkede 4 milyon Suriyeli kalacak, bu sadece Türk halkının gözünü boyamaya yönelik bir eylemdir. Biz, Kemal Beyle yaptığımız konuşmada mutabık kaldığımız konu tarihin en güvenli ve kapsamlı geriye dönüş sistemini yürütmektir. Suriye ile görüşerek bunu gerçekleştireceğiz ve yeni geçişleri engelleyeceğiz."
Geçtiğimiz günlerde 10 milyon göçmen var dedin, katıldığın programda bu rakamı 13 milyona çıkardın. Aynı programın sonunda ise rakamı 4 milyona düşürdün.
Cevap bekleyen sorular...
Evet, Sayın Özdağ koyun saymıyoruz insan sayıyoruz, hangi Özdağ'a itibar edelim.
10'luk Özdağ'a mı, 13'lük Özdağ'a mı, 4'lük Özdağ'a mı?
Hangi Özdağ?
Suriyelileri zorla da olsa göndereceğiz diyen Özdağ mı, yoksa "bunlar ne yer ne içer nasıl göndeririz" diyen sevgi pıtırcığı Özdağ mı?
Bir sonraki yazı konusu mahkûm Demirtaş...