Golf sopasıyla kadın dövüyor. Yanına kalıyor.
Sokak ortasında polise küfrediyor. Yanına kalıyor.
"Başörtülü avına çıkacağını söylüyor" Yanına kar kalıyor.
Siyaseti dizayn etmeye çalışıyor.
Kendisi gibi düşünmeyen herkesi "AKP Trolü" diye karalıyor. Yanına kar kalıyor.
Ama sonunda duvara çarptı...
Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Youtuber Fatih Altaylı'ya anladığı dilden cevap verdi.
"Merkep"
"Yalaka"
"Kepaze"
"Cinsel tacizci"
"Kadın düşmanı"
"Kalemi, ruhu satılık"
"Müptezel"
"Paranın kölesi"
Kılıçdaroğlu'nun mesajında bundan çok daha fazlası var.
Ancak uzatmaya da gerek yok.
Peki tüm bunlara Altaylı'nın cevabı ne?
Altaylı: "Bana olan kinlerinin temelinde bizim CHP'de Özgür Özel'e verdiğimiz destek var." Diyor. Yani Altaylı açık açık siyaseti dizayn çabalarının içinde olduğunu söylüyor. Ne diyelim, CHP'deki hançerleme tarifesinin bir gün Kılıçdaroğlu'na uygulanması şaşırtıcı değil. Ne de olsa CHP'de herkesin cebinde bir hançer var. Gerektiğinde çıkarıp saplıyor.
Burada bir de "Hançer Pazarı" kurulduğunu unutmamak gerekiyor. Kim kimi hangi çıkarları için hançerliyor ya da destekliyor ona bakmak lazım.
Şimdi Kılıçdaroğlu'nun öfke nöbeti geçiren mesajındaki bir satıra daha dikkat çekmek istiyorum. Kılıçdaroğlu, "Ben, Bu partiyi senin gibi "elinde viski kadehleriyle partime yön veren" alçakların elinden aldım ve Halkın Partisi yaptım." Diye yazdı. Eski CHP Milletvekili Akif Hamza Çebi'den tepki geldi.
"Kılıçdaroğlu partiyi elinden aldığını söylediği 'alçaklar'ı açıklarsa iyi olur." Diye yazdı.
Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce ise eski Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na sahip çıktı.
Önce kendisinin de nasıl hançerlendiğini hatırlattı.
"Her ne kadar 'Saraya giden CHP'li' iftirası ve diğer tüm iftiralar bana atılırken beni savunmamış olsa da, Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik 'Sarayın Adamı' sözlerinin söylenmesine gönlüm razı değil. Ben doğruyu bilir, doğruyu konuşurum. Delikanlılık biz de kalsın." Diye yazdı.
Havasından mı, suyundan mı, huyundan mı bilmiyorum ama bu CHP'de bir hançerleme alışkanlığı olduğu ortada.
Ne diyelim hayırlı pazarlar ola...
YÜREĞİMİZİ DE YAKTI
Günlerdir orman yangınlarıyla boğuşuyoruz.
Ve her zaman iş başında olan o karanlık sesler yine iş yapmak yerine yapanları hedef alıyor. Yani utanmasalar "İzmir oy vermiyor diye yanmasına göz yumuluyor" tezviratı yapılacak.
"Havadan müdahale yapılmıyor, yangınla mücadele savsaklanıyor" algısı oluşturmanın kime ne faydası var?
İzmir Valisi Dr. Süleyman Elban'ın "Rüzgarın hızı saatte 80 kilometrenin üstüne çıkıyor. Uçuş ekipleri müdahalede çok zorlanıyor. Hatta bir iki arkadaşımız tehlike de atlattı. Ama rüzgar izin verdikçe müdahale her türlü havadan da yapılıyor" açıklamasına rağmen, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı neredeyse saat başı kameraların karşısına geçip bilgi verdiği halde özellikle sosyal medya çöplüğünde yangınla mücadele edilmiyor algısı oluşturulmaya çalışılıyor.
Halk TV bu rüzgara kapılmış savruluyor.
Oysa 24 saat içinde müdahale edilen 72 yangından 69'unu kontrol altına alabilen, dünyanın en hızlı erken müdahale ekibine sahibiz. Hava filomuzu dünya gıptayla izliyor. Ekipler ülke genelinde 15-16 Ağustos'ta çıkan orman yangınları nedeniyle 2 bin 134 sorti yaparak alevlere 7 bin 662 ton su attı. Ekiplerin canını tehlikeye atarak verdiği mücadeleyi karalamak kimseye kazandırmıyor.
Bu arada hava filosu demişken hatırlıyor musunuz?
2021 yılındaki Marmaris yangını sırasında "Help Turkey" etiketleri paylaşılmış, Türkiye'ye dış müdahale çağrısı yapılmıştı.
CHP'liler tek bir helikopter görmedik diye yeminler ediyor, "THK uçakları kullanılmıyor. Ormanların yakılmasına göz yumuluyor" diye ortalığı ayağa kaldırıyordu.
Kılıçdaroğlu, THK'ya ziyarette bulunup, "Büyükşehir Belediyelerimizle bu uçakları biz uçuracağız" diyordu.
Peki ne oldu?
Koskocaman bir hiç...
CHP'li belediyeler bırakın o uçakları tamir ettirmeyi, tek kuruş bağış dahi yapmadı. THK Uçaklarının kullanılabilir durumda olanlarını TUSAŞ elden geçirdi. Uçuşa hazır hale getirdi. Yani THK uçaklarını devlet yaptırdı. Filoya kattı...
Yani demem o ki siz lafa değil yapılan işe bakın...
Zira Popülist siyaset anlayışının Türkiye'yi götüreceği bir liman yok.
Takdir sizin elbette...
ENFLASYON DÜŞECEK Mİ?
5 litre ayçiçek yağı 189 lira...
Basın Ekspres caddesinde araçla giderken çektim fotoğrafı ve ilanı görünce aklıma şu sorular geldi.
İnsan sormadan edemiyor tabii
İyi de şimdi 189 liraya satılıyorsa, bu enflasyonist ortamda biz iki yıl önce 5 litre ayçiçek yağını neden 250 liradan aldık o zaman?
Eğer iki yıl önceki fiyat doğruysa şimdi beş litre ayçiçek yağı en azından 450 lira olmalıydı... Bu parayı kim kazandı?
Bugünlerde sokakta rastladığım herkes "enflasyon düşecek mi?" diye soruyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'e göre düşecek.
Şimşek sosyal medyadan yaptığı paylaşımda, "12 ay sonrası enflasyon beklentisi yüzde 28,7'ye gerilerken, 24 ay sonrası yüzde 19,3 oldu" diyerek bu duruma işaret etti. Bizim de bu sürece biraz destek vermemiz gerekiyor. Özellikle de bilinçli tüketici olarak, öncelikle enflasyon sebebiyle fiyatı artacak diye düşünüp eve bir şeyler stoklama huyumuzdan vazgeçmeliyiz. Yani talebi körükledikçe enflasyonu da körüklüyoruz. Ayrıca pek çok uzmanın da söylediği gibi ayağımızı yorganımıza göre uzatıp bir şey alırken "bu ihtiyaç mı istek mi?" diye sormakta da fayda var. Hep birlikte dayanışma içinde olursak, bu zorlu süreçleri aşacağız. Siyonist markalara yönelik boykotun fiyatları nasıl aşağıya çektiğini unutmayın...
Ben bilinçli toplumun gücüne inanıyorum, siz de inanın lütfen.
Ve küçük bir not... Düne kadar domates, patates, soğan, fasulye, bamya fiyatı üstünden fırtınalar estiren muhalif zihniyetin suskunluğunu siz de fark ettiniz mi? Kimse semt pazarına gidip fiyatlar düştü haberi yapmıyor. Oysa yapsalar enflasyonla mücadele katkı sunmuş olacaklar. Ne de olsa ekonominin bir kısmı da psikolojiyle ilgili, tabii insan sormadan edemiyor dertleri gerçekten vatandaşın geçim derdi mi yoksa ekonomide kaos olsun iktidar kaybetsin zihniyeti mi? Cevabı siz verin...