Bir çok G.Saraylı futbolcunun, Hamza hocanın ayrılığından sonra arkasından söyledikleri, hepimizi şaşırtı. Ben şaşırmadım, kızdım... Çünkü futbolcunun nankör olduğunu bilirim. Fırsatını buldu mu, arkadan vurur.
Kimisi “İdmanlar çok hafifti” derken, aynı kişiler bunun doğrusunu yapanlara ve zorlu antrenman programı uygulayanlara “Hepimizin canına okuyor” demekten de çekinmez. Futbolcu milleti, her koşulda mutlaka şikayet edecek bir şey bulur. Tatminsizdir.
Maddi açıdan da doymaz. Hep dahasını ister... Başka bir futbolcu; pazarlama gücünü ve ikna yeteneğini kullanıp aynı kalitedeki diğer oyuncudan daha fazla para alırsa, geride kalan kafayı o farka takar... Olmadık huzursuzluk çıkarır. Sözleşme görüşmeleri sırasında beceri gösterip hakkını alsaydı ya... Hayır, illa başkasının üzerinden kendine ekstra bir pay ve değer çıkaracak!
Yöneticiler hangi biriyle uğraşsın?
***
Rıdvan Dilmen, F.Bahçe’de 9 yıl forma giydi, bunun 8 yılı sakatlık ve bu sakatlığın yarattığı sorunlarla geçti... Kulüp onu tedavi ettirebilmek adına Amerika’ya, Almanya’ya ve başka ülkelere sayısız defa tedaviye gönderdi. Yıllar boyunca; tüm seyahat, konaklama, beslenme ve tedavi masraflarını F.Bahçe karşıladı. Rıdvan’a kendi cebinden 5 kuruş dahi harcatmadı. Kimbilir kaç milyon doları bu yolda feda etti.
Ama aynı Rıdvan sağlığına kavuştuğunda ilk yaptığı şey; yedek çıktığı bir maçın galibiyet primini kendisini ödemeyenlere laf çakmak oldu. Yetmedi... Protesto girişimlerinde bulundu. Kendisi için harcanan onca parayı ve emeği unutarak, birkaç bin liranın peşine düştü... Bunu yaparken de tavır koydu, isteksiz oynadı ve böylece intikam almaya kalktı.
F.Bahçe’nin yaptığına bak, Rıdvan’ın yaptığına bak!
Futbolcu milleti, kadir bilmez!
***
Sadece 10 ay içerisinde kendilerine 3 kupa kazandıran hocalarını yerin dibine batıran G.Saraylı futbolcular da, farklı çıkmadı... Velev ki söyledikleri doğru olsa bile; söyleyiş zamanları, üslupları ve niyetleri tümüyle yargılandı. Hoş karşılanmadı... Netice itibariyle Hamza hoca, çok az insanda varolan naif, efendi, hümanist, uyumlu, vicdanlı bir karakterdi. Sırf onun hatırına, arkasından hançer çekilmezdi.
Aslında futbolcuların gerçek niyeti, Hamzaoğlu’nu aşağılamak değil; son dönemlerdeki başarısızlıklarda kendi paylarını topluma en az gösterebilmekti. Futbolcunun basit ve ufak menfaati olsun; başkalarını satmayacağı an, gün, konu yoktur.
İhanet duygusu; ta içlerine, ruhlarına, benliklerine, hatta DNA’larına işlemiş!