Hamza hoca ideal 11’e yakın bir kadroyla çıkarak kupaya ne kadar önem verdiğini gösterdi. Bunda Diyarbakır BŞ’nin Eskişehirspor’u yenip Galatasaray’ın liderlik şansını artırması da etkili oldu.
Oynatamadığı bazı formsuz futbolcuları da görme açısından iyi bir fırsattı. Maça da çok hızlı başladı. Yasin’in sol taraftaki oyunu “Forma rekabetinde ben de varım” dedirtti. İlk 10 dakikada 3-4 net pozisyondan yararlanamadı ve beklemediği bir kontratakla golü kalesinde gördü. Bunda Balçovalı oyuncuların kendini TT Arena’da gösterme isteği de etkili oldu. 30’uncu dakikadan sonra rakibin direnci bitti. Galatasaray ilk yarı bitmeden 18 şut 8 kornerle rakibini boğdu. 2’nci yarıya da etkili başladı. Rakibi hataya zorladı ve ikinci golü buldu.
66’da kazanılan penaltı vuruşunu Melo kullandı. Son lig maçında penaltı atışını Emre Çolak’ın kullannasını isteyen Brezilyalı bu defa kendi kullandı. Ancak topu kaleciye teslim etti. Maç boyunca birçok pozisyonu beceriksizce harcayan Pandev neyse ki 74’te skoru 3-1 yaptı da Hamza hoca da kenarda derin bir nefes aldı.
Pandev ve Bruma’yı anlamak mümkün değil. Tempo olarak çok aşağıdalar. Bu oyuncular sanki futbolu bitirmiş havasında. Galatasaray’ın ve Hamza hocanın işi bu uzun maratonda hiç de kolay değil. Takımda 2 oyuncu eksildiğinde resmen sıradan takım moduna geçen bir Galatasaray var. Sarı-kırmızılı ekipte Tarık’ın çok çalışması lazım. Öylesine hatalar yaptı ki izleyenlere “Galatasaray’da ne işin var” dedirtti. Tarık gibi Yasin’in de çok çalışması gerekiyor. Çünkü Galatasaray formasını giymek o kadar kolay değil.
İzmir temsilcisi Balçova ilk maçta farklı mağlup olduğu görüntüsünden uzaktı. En azından 12 şutun 9’unu içeri alan kaleci Engin Kaya yoktu. Balçova’nın piyasa değeri 1 milyon 250 bin euro. Galatasaray’da eleştirdiğim Bruma’nın fiyatı ise 10 milyon euro. Varın gerisini siz düşünün...