Sezonun bitmesine 7 hafta kaldı ve şampiyonluk yarışının içinde olmasına alıştığımız Trabzonspor ne acıdır ki dördüncü olup Avrupa’ya katılabilmenin peşinde. O yüzden lig Trabzonspor için sanki yeniden başlamış gibi. Biraz olsun morali yükselmiş gözüken takımın başarmaması için hiç bir sebep yok.
Ortadaki gerçek de şu ; Trabzonspor tarihinin en kötü deplasman karnesine sahip. Buna rağmen ilk dörtte.. Demek ki deplasman perfonmansı biraz daha iyi olsa şampiyonluk yarışı içerisinde idi. Hayatta çok istediğin bir şey olur, elde edemezsin ama bir de bakmışsın ki hiç ummadığın anda bu kadar heves ettiğin avucunun içinde olur. Hami Mandıralı çok uğraşıp da bir türlü gelemediği yer, hiç ummadığı zamanda tereyağından kıl çeker gibi önüne düştü. Artık bundan sonrası Hami’ye kalmıştır. Top ayağında, kariyerinin ne olacağı, yapacağı hamlelere kalmıştır. İyi değerlendireceğini umuyorum.
Saha dışı için görüşümle yol göstermek isterim. Kabul görüp görmemesi karşıya kalmıştır.
1) Ceza indirimi için tahkime başvurmasını çok doğal karşılıyorum.
Kasımpaşa-Beşiktaş maçını örnek gösterip, Fener maçının tekrar edilmesini de “İsteyenin bir yüzü kara vermeyen zenci misali” olarak değerlendiriyorum.
Netice çıkar mı?
Çok zor!
Niye?
Haklı davasında bile Trabzonspor’un yanında olmayan Tahkim şimdi niye olsun!
2) Trabzonspor’un yetkililerine tavsiyem şudur. Görüldü ki UEFA “Ben cezamı verdim, ceza artırımı yoktur” cümlesinin bile “Fener’e müjde” diye aksettirilen bir ortamda Trabzonspor’un hakkını alması için bundan sonra tutacağı yol şudur:
Geçmişte Avrupa’da şike yaptı söylentisi ile bile ceza yiyen kulüplerle irtibata geçip, Türkiye’deki durumu onlara izah edip, UEFA’ya Türkiye’de gereğini yaptırırsınız ya da geriye dönük olarak bize tazminat ödersiniz diye baskı kurdurmak için mücadele eedersiniz. Bence adalet ancak böyle yerine gelebilir.
3) Son seçimler futbol camialarını yönetenlere ders olur inşallah. Kim ne konuşursa konuşsun spor ile siyasetin farklı şeyler olduğu bir kez daha kanıtlanmıştır..