Üniversiteyi bitirip firmalara görüşmeye gittim. Hepsi “Sen bu iş için fazlasın” dedi. Bir kere üniversiteden mezun olduğunda bir daha asla lise mezunu olamıyorsun. Üniversite yönetimi lise diplomamı geri vermeyince ilkokula tekrar başladım!
Yıllardır medyada hep üniversite mezunlarının işsizliğinden bahsediliyor. Peki siz hiç “Şu kadar lise mezunu işsiz” diye bir haber gördünüz mü? Görmediniz, çünkü hepsinin işi gücü var. İlkokul mezunlarına hiç girmiyorum bile. Bir ilkokul mezununun işsiz olduğuyla ilgili tek bir habere dahi rastlamadım.
Yani aslında bu devirde lise mezunu olmak müthiş avantajlı. Ama kazara üniversiteyi bitirdiysen geri dönüşün yok. Çünkü herkesten gizlenen, üniversiteye girerken bize söylenmeyen dehşet verici gerçek şu: Bir kere üniversiteden mezun olduğunda bir daha asla lise mezunu olamıyorsun! Üniversite eğitimini geri alma şansın yok.
GENÇLER, AYNI HATAYA DÜŞMEYİN!
Geçen yıl bölümümle ilgili onlarca firmaya iş görüşmesine gidip elim boş dönünce güvenlik görevlisi, garsonluk, komilik gibi işlere başvurdum ama gelin görün ki üniversite mezunu olduğumu duyar duymaz reddettiler. “Overqualified’sın” dediler, yani sen bu iş için fazlasın... Onlara bu iş için fazla olmadığımı, paraya ihtiyacım olduğunu, lütfen beni gözlerinde çok büyütmemelerini, zaten üniversite yıllarımı kantinde geçirdiğimi, derslere doğru düzgün girmediğimi, batak ve piştide bu kadar iyi olmamı okul yıllarına borçlu olduğumu, kağıt varsa şu an bile kapışmaya hazır olduğumu, ekonomi hocası doğum yaptığı için üç ay gelmediğini, kopyayla ve iltimasla sınıf geçtiğimi, aslında vizyonumun çok dar olduğunu, internet ortamlarında bana liseli dediklerini uzun uzun anlatmama rağmen hiçbiri beni işe almadı!
Okuduğum üniversite de lise diplomamı geri vermeyi “Problemlisiniz galiba biraz” diye reddettiği için sıfırdan başlamaya karar verdim. Şu an ilkokul 2’ye gidiyorum, üç sene sonra ilkokul diplomamı alıp eğitimimi sonlandıracağım ve sanayide işe başlayacağım. Yaşı genç olanlar lütfen benim düştüğüm hataya düşmesin çünkü bu yaştan sonra her gün andımızı okumak ve sınıfta konuştuğun için tahtaya isminin yazılması insana gerçekten çok koyuyor.
BEYİNSİZ ADAM’DAN KRALİÇE’YE SORULAR
İngiltere Kraliçesi Elizabeth’e bir mektup yazdım, aşağıdaki soruları sordum. Yanıtları bekliyorum...
Hüsnü Mübarek ve Kaddafi’nin başına gelenler sizi de endişelendirdi mi? İngiliz halkının da sonunda “Yeter” deyip size karşı ayaklanmasından korkmuyor musunuz?
Oğlunuz Charles Galler Prensi. Bir insana 50 yıl boyunca Galler’i yönettirmek acaba ne kadar doğru? Galler bu sonuçta. Futbolda aldığı sonuçları ibretle izliyoruz. Charles’a daha önü açık bir ülke verilemez miydi?
Şöyle bir bakıyorum, 1926 doğumluymuşsunuz. Bu 86 yaşında olduğunuz anlamına geliyor. Sizce de fazla bir yaş değil mi bu?
89 yaşına kadar, yani üç yıl daha yaşarsanız eğer -tamam belki zor ama gerçekleşmesi imkansız da değil, özellikle şu ana kadarki performansınızı göz önünde tutarsak- en uzun süre tahtta kalma rekoru sizin olacak. Bu üzerinizde bir baskı oluşturuyor mu?
Bir önceki soruyu açayım. Örneğin ligde 99 golü bulunan futbolcu bir türlü 100’üncü golünü atamaz, çünkü üzerinde bir baskı oluşur. Kastettiğim bu. Yani siz de tam 88 yaşınızdayken rekora bir adım kalmışken “Acaba başaramayacak mıyım?” diye korkar mısınız?
Bir röportajınızda “Tanrı ömür verdikçe kraliçeyim” demiştiniz. Görünen o ki Tanrı ömür veriyor. Peki daha ne kadar sürecek bu? Tanrı’nın verdiği ömrü hafiften suistimal ettiğinizi düşünmüyor musunuz?
İngiltere ne zaman cumhuriyet olacak? Neden birkaç inkılap yapmayı düşünmüyorsunuz?
İngiliz halkı ne zaman kul olmaktan çıkıp vatandaş seviyesine yükselecek? Bunun yolu cumhuriyeti ilan etmekten geçer, biliyorsunuz.
Biz şu an çağdaş medeniyetler seviyesindeyiz ve burası inanılmaz güzel. Sizin de tez zamanda krallık gibi çağdışı bir anlayıştan kurtulup bize katılmanızı ümit ediyoruz. Sizi ne zaman aramızda göreceğiz?
Sevgiler.
twitter.com/beyinsiz_adam