Victor Hugo’nun dev klasiği başdöndürücü bir beyazperde müzikali olarak yeniden karşımızda. 8 dalda Oscar adayı olan Sefiller, Anne Hathaway’le En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu, En İyi Ses Miksaj ve En İyi Makyaj dallarında 3 heykelciği kazandı.
Victor Hugo’nun ölümsüz yapıtı Sefiller’in Boubil-Schönberg imzalı sahne müzikalinden uyarlanan film “Do you hear the people sing?/ Halkın şarkısını duyuyor musunuz?” dizeleriyle sona eriyor. 19. yüzyıl başlarında Paris’te monarşi karşıtı ayaklanmaların, özellikle 1832 direnişinde sokaklara kurulan barikatlardaki çatışmanın doruk noktası olduğu ve o devrimci ruhun baştan sona her anına sindiği bir beyazperde müzikaliyle karşılaşmak şaşırtıcı ve heyecan verici. Hele bu müzikal, devasa bir stüdyo yapımı olursa… Her ögesiyle maksimalist bir sinema anlayışıyla çekilmişse…
İzleyicinin 158 dakika boyunca başını döndürecek yoğunlukta, dur durak bilmeden akan bir film Sefiller. Sahneler birbirinden görkemli, kamera durmaksızın hareket ediyor, oyuncuların performansları canlı şarkı söylemenin getirdiği duygu yüküyle tırmanıyor, cesurca kullanılan yakın planların hakkını veriyorlar…Yönetmen Tom Hooper oyuncularından azami efor talep etmiş ve karşılığını almış. Başta Hugh Jackman, Russell Crowe ve Anne Hathaway olmak üzere bütün oyuncular çok iyi oynuyor. Sacha Baron Cohen ve Helena Bonham Carter, fırsatçı ve dalaveracı Thenardier çiftine yakışan bir oyunbazlık ve mizah katıyor.
Fransız edebiyatının en ünlü temsilcisi Victor Hugo’nun monarşi karşıtı bir politikacı olduğu dönemin gözlemlerinden, deneyimlerinden esinlenerek ve aynı politik faaliyetlerinden dolayı sürgündeyken yazdığı Sefiller’in birçok uyarlaması yapıldı tiyatro ve sinema tarihinde. Elbette her birinde kitaptaki temalardan biri olan bu devrimci ruh da yer aldı… Ama TomHooper’ın filminde baskın olan tam da bu duygu. İlginçtir bir o kadar da Tanrı’nın elinin her daim hissedildiği bir vurgusu var filmin. Jean Valjean’ın kaderini belirleyen olaylar dizisiyle kaderlerini kendileri belirlemek isteyen genç devrimcilerle yoksul halkın mücadelesinin kesiştiği bir Sefiller yorumu var gözlerimizin önünde.
Bir somun ekmek çaldığı için ağır hapis cezasına çarptırılan güçlü ve onurlu Jean Valjean ile kanunlara harfi harfine uymayı adalet sanan Müfettiş Javert’in kişiselleşen mücadelesi bir dönemin sefil sosyo – ekonomik yapısının ve acil reform isteyen bir rejimin hukuksuzluğunu gözler önüne seren; rejim değişikliği için ihtiyaç duyulan halk devrimine giden süreci anlatan bir destan, bu film.
Fransızca orijinali iki bin sayfaya yakın olan bu devasa yapıta sadık kalınarak ya da kalınmadan, ona birçok yaklaşımda bulunmak, belirli bölümleri atlayarak ya da öne çıkararak farklı yaklaşımlarda bulunmak, müzikalin altmetniyle oynamak da mümkün. Hooper’ın seçimi de yönetmenliği bir gövde gösterisi haline getirdiği tarzıyla örtüşüyor. Dünyada hemen hemen herkesin bildiği bir klasiği ilk kez karşılaşıyormuşçasına merakla, heyecanla, coşkuyla, büyülenerek izlememizi sağlıyor.