Önemli olaylarla karşılaşıldığında halkın tepkisi çok çeşitli olabilir. Bir kısmı olayı mukaddes inançlarıyla değerlendirir diğerleri bu olayın ülkesini nasıl etkileyeceğini düşünür. Her iki düşüncenin bir arada yaşanması yaygın bir duygu olabilir. Böyle durumlarda halkla yönetim arasında farklılıklar görülmesi yaygındır. Yönetim hem ülkesinin başarı kazanmasını hem de halkın desteğinin devamını, hatta artmasını ister.
Giderek dini duygular yok olmasa bile, başka inançlar da insanları etkiliyor. Mesela ülkenin kuruluşu ya da tarihte kaydettiği büyük başarılar bunlardan bazılarıdır. Bunun bir sebebi de yaşam şartlarındaki değişmelerdir. Herkesin çözeceği sorunlar vardır. Herkes yaşam şartlarını iyileştirmek ister hatta bazıları bunu daha da zengin olmakta görür. Gazetelerin magazin sayfaları zengin ve şöhretlilerin özel hayatlarını çarpıcı fotoğraflarla, anlatır. Bir çokları için mutluluk duygusu evinde yaşadığı sevgiden değil sokaktaki maceradan kaynaklanır.
Bir sorunla karşılaşınca yönetimin de farklı duygular yaşaması doğaldır. Yönetimde hem halkın duyguları vardır hem de yeniden seçilmesinin kendi başarısına bağlı olduğunu düşünmesidir. Ayrıca muhalefet onun yaptığı herşeyin ülke aleyhinde olduğunu ve bu yönetim devam ederse ülkenin ya parçalanacağını ya da etkisizleşeceğini iddia eder. Zaten ülkemizde muhalefet farklı çözümler üretip bunların daha faydalı olacağını söylemek yerine uygulanan her tedbirin .çok zararlı olduğunu ve iktidarın kendilerine verilmesinin gerektiğini söyleyerek halk üzerinde kendi lehine bir durum yaratmak ister.
Türkiye’de siyasi partiler arasındaki farklar esas itibariyle farklı görüşlerden kaynaklanmaz. Daha doğrusu muhalefet izlenen politikaları alternatif politikalar üreterek tartışmaz, ya ideolojik farklılığa önem verir ya da karşı tarafın güncel davranışlarını eleştirir. Bu iktidara da sıçramıştır. Muhalefetin üslubunun ve kullandığı kelimelerin ahlak sınırlarını aştığını söyler. Bu durum halk üzerinde iktidarın siyasi nedenler dışında duygusallıkla da değerlendirilmesi sonucunu doğurur. ,Halkın bu duygusal yapısını algılayan iktidar da bu duyguları olumlu yöne geçirmek için insanları toplumdaki bir olay nedeniyle kucaklar öper, çocukları okşar ve sever. Bu politikacının içinden gelen bir duygu mudur yoksa iktidara halkın desteğini artırmak için mi yapar ya da her iki duygu ve düşünce bir arada mı ifade edilir, bilemeyiz ama amaç halkın duygusallığını destek almak üzere yönlendirmeye çalışır.
Halkın duygusal nedenlerle de iktidardan yana olması istenir ama asıl olan halkın mutluluğu refah ve güven ortamının yaratılmasıdır. Yönetimin başarıları elbette çok önemlidir ve halk tarafından yönetimin başarısı ona göre değerlendirilmelidir.
Son günlerde bölgemizde yaşanan çatışmalar ve bunların ülkemize etkileri halkımız üzerinde tedirginlik yaratmaktadır. Çünkü olaylar,sadece IŞİD ve onun eylemleriyle değerlendirilmektedir ve bunun ülkemize etkileri tartışılmaktadır. Bu bir siyasi olayın yanlış değerlendirilmesidir. Bir eylemin bölgede çıkarı olan büyük güçlerden ne kadar etkilendiği ve ülkemizin bu gelişmedeki rolü değerlendirilmeli ve alternatifler arasında bizden yana olan güç desteklenmelidir. Biz ,bu çatışmaların, başkaları tarafından vaktiyle bizim topraklarımızda kurulan bölgedeki devletlerin kendi politikaları olduğunu ve bunun bize etkilerini düşünüyoruz. Oysa bu devletleri kuran güçler onu yönetir ya da bu devletlerin yönetimi bir başka güce geçer.
Yani mücadele yönetmek isteyen büyük güçler arasındadır. Yapılacak şey dünyayı yöneten güçlerin hedeflerini ve ulaşmak için kullandıkları araçları tespit etmek ve ona göre politika üretmek ve doğru bilgilerle halkın moralini olabildiğince yüksek tutacak ve birlikteliğini güçlendirecek tavır içinde olmak gerekmektedir.