11 Ağustos tarihli neşredilen gazetelerin manşetlerini arşivlemek lazım. Önemli olduğunu düşünüyorum. Zira Tayyip Erdoğan’ın seçimle gelen ilk Cumhurbaşkanı olması kadar, sandıktan çıkan sonuca manşetten, içeriden gösterilen ilk tepkilerin, yorumların da önemli olduğunu düşünüyorum. Saklayın lazım olacak. Suçlamaların, anında satışın, ithamların, kabullenmeyişin yarattığı öfkenin ve yenilmişliklerini tatmin eden gerekçelerin yansıdığı yazılı medyanın; içler acısı ve trajikomik durumu oranı her ne olursa olsun, sonuçta toplumsal bir sosyolojiyi/psikolojiyi ortaya koyuyor.
Bu açıdan önemli olduğunu düşünüyorum. Bir taraftan gazetelere bakınıp, önemli gördüğüm haberlerle birlikte arşive kaldırıyorum. Diğer yandan da türkü dinliyorum.
‘Bugün ayın ışığı’ türküsünü bilir misiniz? Güzel bir türküdür: ‘Bugün ayın ışığı / Elinde bal kaşığı, / Yine nerden geliyon da / Mahlenin yakışığı...’ Zara’nın güzel okuduğu, sesinin yakıştığı türkülerden birisidir. Gerçi Zara’nın kötü okuduğu bir türkü de yok ya... Neyse...
Bir yandan da gözüm televizyonda; AK Parti sözcüsü Hüseyin Çelik’in MKYK toplantısı sonrasında yapacağı açıklamayı bekliyorken... Ki ne yalan söyleyeyim, bütün dikkatimi AK Parti MKYK toplantısına vermiş olmalıyım ki, aynı dakikalarda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de Köşk’te Cumhurbaşkanlığı muhabirleriyle bir araya geldiği toplantı dikkatimden kaçmış.
Lafı fazla dolandırmayayım, ben Erdoğan ve AK Parti kurmaylarından ‘flash bir açıklama’ beklerken, ‘flash açıklama’ sürprizi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den geldi. Bir anda bütün kanallar, Köşk’te bulunan muhabirleriyle ‘canlı yayına’ geçtiler ve çok değil birkaç hafta öncesinde ‘Abdullah Gül’ün ‘Partime dönebilirim’ açıklaması “flash/son dakika” olarak yanıp sönmeye başladı ekranlarda! Kulağım Zara’da... “Diyeceğim çok amma da bek galabalık yerdesin...”
Türküyü kapattım. Sayın Abdullah Gül böylesi bir açıklama yapmışsa mutlaka bir bildiği vardır diye düşündüm. Neticede yaptığı açıklama üzerine yapacağımız tüm yorumlar elimizde/köşemizde patlayabilir. En güzeli beklemek lazım diye düşünerek, okuduğum gazetelere geri döndüm.
Evet. Evet. Okuduğum ve muhakkak surette arşivlenmesi gerektiğini düşündüğüm 11 Ağustos 2014 tarihli gazetelere geri döndüm.
Allah için ülkemiz 12 yıldır “diktatör Erdoğan” tarafından yönetildiği için, özgürlüğünü, bağımsızlığını kaybetmiş, sindirilmiş olan medyamız tepkilerini sadece ‘Tayyip’e yardımcı olacak saksı başbakan aranıyor”, “Memleketin yarısının meşru görmediği Cumhurbaşkanı”, “Seni oradan indireceğiz” gibi oldukça sindirilmiş manşetlerle dile getirebildiler!
Bütün bunların arasında Aydınlık’ın ‘nasıl oldu da oldu’ seçimi Erdoğan’ın kazandığının gazete üzerinde yaptığı hesap kitap işlerinin beni gülümsettiğini söylemeliyim. Nasıl gülümsemeyeyim.
Toplayıp, çıkartıp, böldükten sonra eşitsel bir dağılımla ‘aslında kaybedenin’ Erdoğan olduğuna karar vermişler!
Zaten sevgili Ertuğrul Günay beyefendiler de, Gülen’in gazetesi de öyle diyor; ciddiye almayın 55 milyon seçmenden sadece ve sadece 20 virgül 8 milyonun oyunu alabilmiş Erdoğan!
Eeee... Geçerli değilmiş!
Şu sandığa gitmeyen ve kesinlikle ‘çatı aday’a oy verecek olan 10 küsur milyon oy verseymiş eğer ki kesinlikle Erdoğan bu aldığı oyu alamazmış, oy oranı düşermiş. Valla doğru! Düşünüldüğünde, matematiksel olarak, mantıksal olarak ince hesaplar yapıldığında, kesinlikle doğru! 14 parti, bir de koskoca Gülen Örgüt’ü, 900 dernek, Erdoğan sevmez tüm işadamları, sanatçılar 1300 köşe yazarının desteklediği bir aday nasıl olurda kaybeder?
Yüzde 30 CHP’nin oyu var,
Yüzde 16 MHP’nin oyu var,
Yüzde 5 paralel örgütü oyu var,
Yüzde 1. 1 BBP’nin oyu var ve diğer partilerin de hadi yüzde 1 oy oranı var diyelim... Matematiksel olarak mümkün değil! CHP, MHP, DSP, LDP, DP, BBP, BTP, DHP, TSİP, DYP, KP, HAP, TÜRK ve BAK Parti ‘İhsanoğlu’nun arkasındayız’ dedi... Hürriyet, Radikal, Sözcü, Aydınlık, Zaman, Bugün, Yurt, Milliyet, Habertürk, CNN, NTV, Vatan ve yereli ulusalı ya da Batı medyası ‘Ekmel Beylerin’ emrine amade oldu.
Seçimlere iki gün kala Hürriyet gazetesi ‘Sıcak gelişme’ manşetiyle 900 derneğin İhsanoğlu’na destek olacağını açıkladı. Yetmedi, Pensilvanya ekmel-i ihsan, ihsan-ı ekmel diyerek oldukça şiirsel bir dille Ekmeleddin İhsanoğlu dedi. Ekrem Dumanlı sayfa sayfa sandıkta Ekmek için Ekmel diyeceklerin görüşlerini yayınladı.
Fazıl Say, nasıl oy kullanılacağını tane tane anlattı, sandığa gidip yorulursanız kendinizi bir bardak çayla ödüllendirin şirinlikleri yaptı. Yahu bin üç tane yazar sabah akşam Ekmel’le yatıp Ekmel’le uyandılar köşelerinde! Ertuğrul Özkök’ün kaç tane Ekmel yazısı yazdığını ben bile hatırlamıyorum.
Sandıktan çıka çıka yüzde 38.4 oy çıksın! Şimdi hesaplama nasıl yapılacak? Nasıl çıkılacak işin içinden?
Bütün bunlara bakınca insanın aklı, mantığı almıyor elbette! Nasıl oluyor da çatı aday kaybediyor değil mi?
Vallahi akıl almıyor. Var bu işte bir hinoğlu!
İnsan gerçekten hayret ediyor!