Yazıya başlarken en son söylenecek sözü en başta söyleyeyim. Evet, hayat pahalı.
Evet, özellikle şu veya bu nedenle taze meyve sebzede yaşanan enflasyon, alım gücünün çok çok üzerine çıkmış durumda. Elbette bunun pek çok farklı nedeni var. Onları da uzun uzun değerlendiririz. Ama bugün biraz şu HALK EKMEK meselesinden söz etmek istiyorum.
**
Son günlerde Halk Ekmek büfeleri önündeki kuyruklar paylaşılıyor. Şüphesiz manzara hiç de hoş değil. İyi ama bu manzaranın sebebi ne? "...E yoksulluk tabi, ne olacak başka!" ...Değil... Elbette alım gücü çok düştü ve enflasyon yükseldi. Ama Halk Ekmek önündeki kuyruğun nedeni bu değil.
**
Bakın Recep Tayyip Erdoğan'ın, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiği yıllarda, ülke sahiden zor bir dönemden geçiyordu. Evler dövizle kiralanıyor, Türk Lirası hızla değer kaybettiği için herkes maaşını alır almaz dolara çeviriyor, ülke üç haneli enflasyonla mücadele ediyor, eksi büyüme (küçülme) rakamlarındaki gerileme ile hükümet üyeleri mutluluktan zil takıp oynuyordu. Öyle bir Türkiye'de İstanbul'a belediye başkanı oldu Erdoğan. Ve gelir gelmez de ilk iş olarak, vatandaşın ekmeğe kolay ulaşabilmesi için tıkanan kanalları açtı. 250 bin ekmek üretim kapasitesi ile devraldığı Halk Ekmek'i hızla 640 bine yükseltti. O vakit 6 bin lira olan somun ekmeği, 3 bin liradan sattı. Bu rakam, gerçek anlamda çıpa vazifesi gördü. Piyasa, yeni oyuncusunun koyduğu kuralla, yeniden düzenlendi. İstanbul Fırıncılar Odası, rekabet koşullarına ayak uydurmak zorunda kalmıştı.
**
Halk Ekmek, Erdoğan döneminde arka arkaya yapılan doğru yatırımlar ve ustaca yönetimle birlikte çok kısa bir süre içinde 3 milyon ekmek üretecek kapasiteye ulaştı. 2000'lerden itibaren kentteki ihtiyaca göre 1 milyon 600 bin ile 1 milyon 800 bin arası üretim yapar hale geldi fabrika. Arzı, talebin daralmasına bakarak zaman zaman kısıp zaman zaman yükseltti. Ama bu sayıların altına hiçbir dönemde düşmedi.
**
Bu disipline bakarak şu yorumu yapmak mümkün; bugünlerde söz konusu fabrikanın üretim kapasitesinin 4 buçuk milyona ulaşmış olması gerekiyordu. Oysa öyle değil. Şu anda ekmek üretim kapasitesi 1 milyonun altına düşmüş durumda. Hatta öyle daralmış ki, İBB, "HALK EKMEK"in tarihinde görülmemiş şekilde kendi fabrikalarının yanı sıra dışarıya fason ekmek yaptırmaya başlamış. (AK Parti Meclis Grup Başkanı Tevfik Göksu açıkladı) Bununla birlikte de toplam ekmek miktarı 1 milyon 250 bini anca buluyor. 20 sene önceki sayı yani. Bu sırada İstanbul'un nüfusu en iyi ihtimalle 5 milyon kadar artmış durumda.
**
Şimdi bakın dostlar. Talebin milyonlarca arttığı bir ortamda arzı kıstığınız vakit elbette kuyruklar olacak. Kuyruk tam da bu yüzden olur. Kuyruk işinin tek başına yoksullukla ilgisi yok. Arz daralmasından olur kuyruk. Üstelik de bu arz daralmasının hiçbir izahı yok. 10 sene önce 1 milyon 650 bin ekmek üreten bir fabrika bugün nasıl olur da 1 milyon 250 binlik üretimi başarı olarak gösterir, anlamak mümkün değil.
**
Bir husus daha. Öyle anlaşılıyor ki Halk Ekmek büfeleri ihtiyaca cevap vermekte zorlanıyor. İBB meclisinde aylar önce alınan kararla İstanbul'daki tüm bakkallarda halk ekmek satılabilmesinin yolu açılmıştı. Yani düzgün bir lojistik hattıyla ekmekler, bakkallara dağıtılabilir. Uygun bir kâr marjıyla satışı sağlanabilir. Üstelik bunun yasal alt yapısı var. Olmadı diyelim ki, büfelere dağıtım ihtiyaca göre daha fazla sayıda yapılabilir. Olay bu kadar herkesin gözü önünde cereyan ediyorken İBB eğer gerekli önlemleri almıyorsa, bunu enflasyonla falan izah etmeye kimse çalışmasın...