Tıpkı yıllardır "tahliye oldu" haberini beklediğim gibi.
24 yıl sonra "tahliye oldu" haberini vermek bana nasib olmuştu. Bu müjdeli haberi vermenin üzerinden, çok değil 3 yıl sonra yoldayken...
Çeyrek asra dayanan zindan hayatından sağ salim çıkabilen Cihad Özbolat, Koronavirüs teşhisiyle yattığı hastanede vefat etti.
Cihat ağabey benim zindan arkadaşımdı. 15 Temmuz şehidi Halil Kantarcı'nın da. 28 Şubat'ta Halil'le aynı dosyadan Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde yargılanmışlardı. Şehid Halil bana sürekli, "Yakup bir gün beni ara, Cihad abi artık özgür de" derdi. Cihad ağabey ve diğer 28 Şubat mağdurların tahliyeleri için çabalıyorduk ama ilgili mercilerin acelesi yoktu; nasıl olsa dört duvar arasında onlar değildi!..
Şehid Halil'i telefonla arayıp "Cihad abi artık özgür" diyemedim. Halil'im 15 Temmuz gecesi, 28 Şubat'ta olduğu gibi gene en önde darbecilerle savaştı ve çok istediği şehadet mertebesine ulaştı. Cihad ağabey Halil'in şehadetinin 2. yılında özgür oldu. Telefonla "Cihad abi artık özgür" diyemediğim Halil'im kabrinin başına gidip, "Halil'im, Cihad ağabey artık özgür" demiştim.
Cihad ağabey Halil'in şehadetinin ardından Kandıra F Tipi Cezaevi'nden bana yazdığı mektupta Müslüman Anadolu halkının 15 Temmuz direnişini ve Halil'in şehid olmasını şu cümlelerle tebrik etmişti: "Yakup, bu 15 Temmuz nasıl bir geceydi öyle, bu millet nasıl da kükredi öyle. TV'den şehidlerin hikâyelerini dinledikçe insanın içi eriyor. Ya Halil'e ne demeli; çengel attı, Çengelköy'de köpeklere. Ama ne kadermiş be Halil'inki ha! Kaç tane gazilik üst üste, kimse bilmez bunu. Her sürgün gönderildiği cezaevinde, her türlü eziyete direnişiyle de gazi. Ve nihayetinde şehidlikle taçlanan bir son. Son mu, ne sonu? En büyük başlangıca tertemiz, pırıl pırıl bir geçiş. Şehidlerimizi ne kadar yüceltsek az."
Cihad ağabey ve Halil'le yollarımız Bandırma Cezaevi'nde kesişti. 28 Şubat cuntasının cezaevine düzenlediği Noel Baba operasyonundan sonra Eskişehir Cezaevi'nde de beraber kalmıştık. Yoğun baskıya karşı direnirken neşemizi kaybetmemek için küçük cezaevi kaçamakları yapıyorduk. Unutamadığım anlardan biri, Cihad ağabeyle bulunduğumuz hücrenin bahçesini suyla doldurup yüzmemiz olmuştu. Suyu idareden gizli doldurmak bir hayli zor oldu ama becerebilmiştik! Her sefanın bir cefası var, yakalandık! Cezaevi idaresi, suyu boşa harcadığımızdan dolayı disiplin cezası verdi. Ceza sonrası Cihat ağabey, "Bu disiplin cezası ağır oldu ama değdi" demişti. Sporun sadece yüzme kısmıyla ilgilenmiyorduk. Cihat ağabey bana Wing Chun savunma sporunu da öğretiyordu. Cezaevinde başladığı resimden kopmadı. 24 yıldır yaptığı resimlerden bazıları Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu'nun kitaplarının kapaklarında yerini almıştı.
Cihad Özbolat ve Halil Kantarcı'nın yargılandıkları mahkemenin savcısı FETÖ'cü Zekeriya Öz, başkanı da FETÖ'cü Şerafettin İnce idi. Üzerlerine yıkılan eylemin olduğu bölge karakolunun "Bölgemizde böyle bir eylem olmamıştır" raporuna rağmen Cihad ağabeye idam Halil'e de, yaşının küçüklüğünden dolayı hapis cezası verilmişti.
Beraat kararının kesin çıkacağı gözüyle bakılan son celsenin sabahı İstanbul DGM'yi dönemin 1. Ordu Komutanı Hüseyin Kıvrıkoğlu 'ziyaret' etmişti. Mezkûr ziyarettin 1 gün öncesi 28 Şubat medyasında "Asker rejimi tıkanmış görmüyor, yargının tıkandığını görüyor" haberi çıkmıştı. DGM Başsavcısı Erdal Gökçen ve hâkimlerle görüşen Kıvrıkoğlu'nun ziyareti yargıyı açmış olacak ki, beraat bekleyen Cihad ağabeye, Halil'e ve dosyada yargılanan diğer arkadaşlara ceza yağdı!
Cihad ağabey yeniden yargılama kararıyla 2018 senesinde tahliye olmuştu. Evlenmişti. Köyünde yaşıyordu. Geçtiğimiz Cumartesi günü Koronavirüs sebebiyle vefat etti. Salgın hastalıktan ölenlerin şehid olduğunu Allah Resûlü müjdeliyor. İnşaallah Cihad ağabey de, çektiği çilenin ve hastalığının mükafatını şehidlik mertebesiyle alır da Şehid Halil'le vuslata erer!
Peki Cihad ağabey, ben şimdi Halil'in kabrine gittiğimde ne diyeceğim; beni bu leş dünyada bırakıp gittiniz...