Dr.Vasim Muaz... 36 yaşında bir çocuk doktoruydu. Halep’te.
‘’Halep’teki son çocuk doktoru’’ olarak düştü haber sitelerine ölümü... Geçtiğimiz perşembe günü görev yaptığı Kudüs Hastenesinde, rejim güçlerinle ortak bombardıman düzenleyen Rus uçaklarınca katledilenlerin arasına onun ismi de yazıldı...
Geriye çok sevdiği çocuklarla bir kaç fotoğrafı kalmış doktorun. O fotoğraflara bakarken ahir zamanda Şam’a ineceği anlatılan Hz.İsa menkıbeleri geçiyor içimden. Keşke çıkıp geliverse göklerin içinden, Meryemoğlu İsa... Ağlamayın gayrı, yetiştim işte deyiverse. Keşke seslerine tüm dünyanın sağır kesildiği Şam’ın Halep’in çocuklarını kucaklayıp, ateşten kurtarmaya geliverse İsa Peygamber, tıpkı eski şiirlerde anlatıldığı gibi...
Menkıbeler demek ki böylesi umutsuz zamanlardan taşmış da gelmiş günümüze kadar diyorum sonra, doktorun son resimlerine bakarken... İnsanlar öyle çok öldürülüp, öyle çok yurtlarından atılıyorlar ki, zulüm bıçağı öylesine dayanıyor ki kemiğe, artık yeryüzünden umutları bitiyor tüm mazlumların ve göklere kaldırıyorlar gözlerini demek ki... Bir şey inse, bir şey gelse göklerden ve daha fazla çocuk ölmese artık, daha çok ev yıkılmasa, işkence dursa derlerken, çıkıyor menkıbeler...
Menkıbe mi arıyorsunuz, şehit Dr.Vasim’e bakın! Halep’in garip ve kimsesiz çocuklarını sarıp sarmalayan kollarına bakın ki nasıl da uzunmuş, nasıl da iki doğuları iki batıları tutup sarmalarmış...
Şiir mi arıyorsunuz yoksa? Şehit Dr.Vasim’e bakınız. Onun fedai gözlerine yazılmış şiirin ismidir masumiyet... Yetimleri, sanki Hz.İsa’dan kalma elleriyle muayene ederken çekilmiş son bir kaç solgun fotoğrafına bakın, şiir de menkıbe de orada geziniyor...
Hiç evlenmemiş... Arkadaşlarının anlattığına göre, ‘’bu kanlı savaş bittikten sonra evlenirim artık’’ dermiş... Eli yüzü düzgün, boylu poslu, aydınlık bir siması var fotoğraflarında, tertemiz, idealist, ülkesini, memleketini, doğup büyüdüğü şehrini gerçekten seven genç bir hekimmiş Dr.Vasim Muaz... ‘’Gitmem’’ demiş ‘’Halep’ten gidemem, bırakmam, bırakamam...’’ Tek tek giderlerken meslektaşları, bir o kalmış geriye doktorlardan. O, Haleb’in son çocuk doktoru... Artık konuşamayacak, anlatamayacak başından geçenleri, Halep’e olanları...
Lakin gözleri, o kırgın gözleri, herşeyi eleveriyor gözleri... Bir kuyu gibi, başında çokça ağlanmış, çokça ah edilmiş, çok sırlar akıtılmış birer kuyu gibi gözleri... Birer hüzün kuyusu gibi iki gözleri doktorun...
Yine arkadaşlarından dinleyelim; ‘’buradan gitmeye dair tüm yollarını kapatmıştı, herkes giderse burada kalan bebekleri kim tedavi edecek derdi.. Sadece vatansever birini değil, mesleğin evrensel etik değerlerine sadık ve hizmet konusunda sınır tanımayan bir hekimi kaybettik’’ diyorlar...
Birleşmiş Milletler, Suriye’deki krizi son erdirmek konusunda ABD ve Rusya’dan destek istemişti. Kediye ciğer teslim etmek anlamındaki bu talep, Halep katliamının servis açılışıdır. Rejim güçleriyle Rus hava gücünün ortaklaşa düzenlediği bombardıman sonucunda geçtiğimiz hafta Halep’te 232 kişi hayatını kaybetti. Bunlardan 38’i çocuktu. Havaya uçurulan mekanlar; hastane, konut, fırın, okul ve çeşme gibi sivil hedeflerdi. Gece ve gündüz durmaksızın süren Halep bombardımanının akabinde 400bin kişinin tek çıkış yolu olarak Türkiye sınır kapısına sıkışacağı bildiriliyor...
İnsanlık suçu işleniyor Halep’te... Gözler kör. Kulaklar sağır.