Suriye’den son bir kaç gün içinde gelen görüntüler ve Washington’dan ajanslara düşen açıklamalar, vahşetin ve bu vahşete karşılık “modern Batı”nın sessizliğinin devam ettiğini gösteriyor.
Halep’te Beşar Esad rejimi ve Rus güçleri özellikle hastaneleri ve çocukları hedef alan saldırılar düzenliyor.
PKK’nın Suriye kolu PYD, katlettiği Özgür Suriye Ordusu mensuplarının cenazelerini bir TIR’ın kasasına yükleyerek, Afrin sokaklarında teşhir ediyor.
Aynı PYD, Washington’daki bir çatlağın adı aynı zamanda. ABD Savunma Bakanı Ashton Carter, bir toplantıda yaptığı açıklamada PYD-PKK arasındaki bağı açıkça dile getirirken, ABD Dışişleri Sözcüsü klasik ABD pozisyonunu yineliyor ve PKK ile PYD arasındaki inkar edilemez bağı görmezden geliyor. “Anne bak kral çıplak” deme cesaretini gösteren ABD Savunma Bakanı, belli ki artık mızrağın çuvala sığmadığının farkında. Ama resmi söylemde milim kıpırdama yok.
Washington yönetimi, Afrin’de cenazeleri teşhir eden PYD zulmünün hamisi konumunda olduğunun farkında değil mi? Belki de biz yanılıyoruzdur bilemem ama buradan bakınca öyle görünüyor. PYD kriminalliği ile arasına daha belirgin bir mesafe koyması gerekiyor ABD yönetiminin.
Halep’te rejime ait helikopter, muhaliflerin denetimindeki Bustan el-Kasr’daki tıp merkezine 3 varil bombası attı. Beş kişi öldü ve 25 kişi yaralandı. Bombardımanlar bitmek bilmedi. Önceki gün de, Rus Ordu’suna ait savaş uçağı Halep’in Sukeri semtindeki Kudüs Sahra hastanesini bombalamış ve Halep’teki tek çocuk doktorunun da olduğu 30 kişi öldürülmüştü.
Halep’teki tek çocuk doktorunu katleden bir bomba... Sadece o doktora değil, o kentteki çocukların yaşam hakkına da kasteden bir vahşet...
Vazgeçtim artık... Batı medyası, acaba bu vahşeti ne kadar görmüş sorusuna cevap aramaktan... Çünkü görmüyorlar.
Bu farkındalığı oluşturmak ve birilerinin ucuz günlük hesaplarına kurban ettikleri ölü çocuk bedenlerinin hatırına vicdansızlıklarını teşhir etmek boynumuzun borcu...
Overdose laiklik İslamofobiye zemin hazırlıyor
Laiklik tartışmaları sürerken, uçlarda gezinen bir laiklik ısrarının sosyolojik maliyetini düşündüm. 1905 Laiklik Yasası ile laikliğin anavatanı olan Fransa’daki İslamofobik uygulamaları düşününce söylemeden geçemeyeceğim. Her şey tadında ve kararında güzel ve etkili. Zira overdose laiklik, İslamofobinin yürümesine elverişli bir zemin koyuyor ortaya...