Şemdinli'ye gidiyoruz. Gürül gürül akan Zap suyunu gördükçe bize refakat eden Hakkârili iş adamı Engin Ümit, 'Suyumuz boşa akıyor diye' hayıflanıyor.
Bir başkası, 'Terörden önce tam 7 baraj projesi vardı, terör engelledi!' diyerek terörün verdiği zarara işaret ediyor.
Baraj yapıldığında sular altında kalacak kısımlar hesap edilmiş ve alternatif yollar bile yapılmış ama terör, elde edilecek enerjinin bile önüne geçmiş.
Zap suyu hemen her vadiden baharda eriyen kar sularının da katılımıyla coşkun bir ırmak. Arada bir rafting yapılıyormuş!
Hakkâri'nin biraz ilerisinde bir mağara gösteriyorlar. Gündoğdu mağarası. Teröristlerin kullandığı bir mağara imiş!
2016'dan sonra bölge teröristlerden temizlenmiş, artık 24 saat insanlar güvenli biçimde seyahat eder hale gelmiş.
Bölge yüksek dağlarla çevrili. Güvenliği sağlamak burada kolay değil. Dolayısıyla hemen her yüksek tepede bir gözetleme mevkii veya karakol göze çarpıyor. Belli aralıklarla kontrol noktaları var.
Yol boyunca büyük koyun keçi sürüleri görülüyor.
Hakkârili iş adamının söylediğine göre terörden önce bölge halkının en önemli gelir kaynağı hayvancılıkmış. Terörden önce 20 milyon civarında küçükbaş hayvan yetiştirilirken bugün rakam bir milyon civarındaymış. Değişik rakamlar telaffuz edenler var ama hepsinin ortak kanaati hayvancılık ölmüş denecek kadar gerileme var!
'Artık güvenlik sağlandığına göre neden tekrar hayvancılık revaçta değil?' diye sorunca da cevap ilginç:
'Hayvancılık zahmetli iş, köylü koruculuğu havyan yetiştirmeye tercih ediyor!'
Yolda tünel inşaatları görüyoruz. Bu engebeli arazide devlet tünel açarak ulaşımı kolaylaştırmak istemiş ancak geçen 30 sene terör bu projelere geçit vermemiş. İşçileri öldürmüş, makinaları yakmış.
Şimdi inşaatlar hızla ilerliyor!
Terörün bölgede zarar vermediği alan kalmamış
Yüksekova ilçesine vardığımızda farklı bir tabiat ile karşılaşıyoruz. Adı üstünde ova. Arazi dümdüz. Hakkâri Havaalanı da burada.
Ayrıca Yüksekova, Hakkâri'ye nispetle daha canlı. Caddeler cıvıl cıvıl insan kaynıyor. Ticarethaneler daha gelişmiş ve daha hareketli. Gelir düzeyinin yüksek olduğu her halinden belli. Akşam dönüşümüzde şehir içinde İstanbul trafiğine benzer bir izdiham yaşadığımızı söylersem ne demek istediğim daha iyi anlaşılır.
Bu sebeple halk arasında il merkezinin Yüksekova'ya taşınacağı dedikodusu yaygın.
Bir tevafuk Hakkâri, Şemdinli ve Çukurca müftüleriyle karşılaştık Yüksekova'da! Hacı adaylarına eğitim veriyorlarmış o gün.
Biraz konuştuk. Baktım her üç müftü de bölge halkının dilinden anlayan özelliklere sahip. İnsanı önceleyen bir tercih yapılmış. Bölge halkının dilini mezhebini ananesini bilmeyen memurlar genelde sıkıntı yaşarlar ve yaşatırlar.
Diyanet burada çok isabetli tercihler yapmış. Bölge halkı Kürtçe konuşuyor ve genellikle Şafii mezhebine mensuptur. Her üç müftü de hem Kürtçe biliyor hem Şafi fıkhına hâkimler ve faydalı olmaya insanların gönlünü kazanmaya matuf gayret içindeler.
Diyaneti de bu üç gayretli müftüyü de tebrik ediyoruz.
Şemdinli yolu inişli çıkışlı ve bol virajlı zor bir yol. Ama muhteşem bir tabiatı var. Tabiatın güzelliği yolun yorgunluğunu alıyor desem yeridir.
Hep terör olaylarıyla zihnimizde yer eden Şemdinli şirin bir ilçe. Sokaklar hem canlı hem de renkli. Hakkâri ve Yüksekova'da göze pek çarpmayan mahalli Şelşebik kıyafetli insanlar görüyoruz.
Şelşebik yörenin takım elbisesi. Aynı kumaştan şalvar ve yelek, beyaz gömlek ve renkli kuşak, başta kefiyeden sarık.
Şemdinli'de rehberliğimize Doç. Dr. Saim Gündoğan devraldı ve bizi bölgenin manevi mimarlarından Seyyid Taha'nın köyü olan Nehri'ye götürdü.
Bizi önce Nehri Masi isimli alabalık tesislerine götürdü. Masi balık demekmiş. Bölge su zengini ve tabiat harikası bir bölge.
Tesiste neredeyse oturacak yer yok. O denli kalabalık.
Sonra Seyyid Taha'nın kabrini ziyaret ettik.
Seyyid Taha-i Nehri, Halidi Bağdadi'nin önde gelen halifelerinden biri ve Abdulkâdiri Geylâni 11. Batında torunudur.
Mezarlık yemşeyil bir yamaçta yer alıyor. Altından akan bir dere var. Devlet hem mezarlığı hem türbe ve mezarları bakıma almış, yüksekteki mezara rahatlıkla ulaşılabilmesi için merdivenler yapmış.
Ziyaretçisi bol bir mekân.
Nehri Köyündeki restore edilmiş ve kısmen müzeye dönüştürülmüş medresesini de gezdik.
Dönüşte Nehri Şelalesi'ne götürdü bizi rehberimiz. Aman Allah'ım! Bu güzelliği tarif etmeye benim kelime hazinem yetmez.
Şemdinli memleketimizin görülmesi gereken en güzel köşelerinden biri lakin terör bu güzel ilçemizin adını kirletmiş maalesef.
Şemdinli en az Ege ve Akdeniz bölgeleri kadar güvenli ve tabiatı da en az o kadar güzel!
Devam edecek.