Geçen hafta Galatasaray-Trabzonspor maçında yaşanan hakem hataları sonrasında en büyük beklentimiz ligin kaderini etkileyecek olan Fenerbahçe-Beşiktaş maçında iyi bir hakem yönetimi ve maç sonunda sadece futbolun güzelliklerini konuşmaktı. Ancak beklediğimiz olmadı. Bir hafta önce İngiltere’de oynanan Arsenal-Barcelona maçında mükemmel bir yönetim gösteren Cüneyt Çakır, Fenerbahçe-Beşiktaş maçinda ise ne yazık ki, disiplin uygulamalarında önemli hatalar yaparak maçın gidişatına olumsuz yönde etki etti. Oyundan ihraç etmesi gereken oyuncuyu ihraç edemedi, göstermesi gereken sarı kartları gösteremedi, gösterdiği bazı sarı kartlarda da hatalar yaptı.
Evet, ülkemizde futbol oynayan oyuncular Avrupalı meslektaşları gibi değiller, oyunu çirkinleştirmek için çaba gösteriyorlar ve hakemin işini zorlaştırıyorlar. Ancak dünyanın en iyi hakemlerinden birisi olan Cüneyt Çakır’ın ise iyi niyetli olmayan bu futbolculara prim tanıması, bazılarını görmezden gelmesi anlaşılır gibi değil.
Beşiktaşlı Beck’e, Fenerbahçeli Caner’e, Volkan Şen’e bu kadar açık olan pozisyonlarda kartları Cüneyt Çakır gösteremezse hangi Türk hakemi gösterecek? Bu sorumluluğu çok önemli bir kariyere sahip Cüneyt Çakır üstlenmezse hangi hakem üstlenecek?
O zaman futbol kamuoyunun seslendirdiği “Cüneyt Çakır, yurt dışında farklı, ülkemizde farklı maç yönetiyor “ söylemi de haklı çıkmış oluyor.
Aman kimseyi oyundan ihraç etmeyeyim, aman bir takımı on kişi bırakmayayım düşüncesi ile maç yönetilmez. Cüneyt Çakır bu hatalarına rağmen en geç iki hafta sonra yine maçını alacak ve bu çarpık sistem yine işlemeye devam edecek.
Çünkü MHK, kariyer olarak kendisinden çok üstte olan bazı hakemlerinden korkuyor ve onlara yaptırım uygulamaya çekiniyor, aynı şekilde gözlemciler de MHK’den çekinerek bazı hakemlere düşük not vermeye korkuyorlar.
Şu andaki sistemde maçlara hakemi de, gözlemciyi de aynı kurul, MHK gönderiyor. Yani bir çeşit “kendin pişir ,kendin ye” oyunu oynanıyor.
Bu sistemin düzelmesi için gözlemcilik kurumunun kesinlikle MHK içinden çıkartılarak bağımsız bir “Gözlemciler Kurulu”nun oluşturulması gerekir.
Gözlemciler, MHK ile göbek bağının kalmayacağı bir sistemde daha cesurca notlar verebileceğinden, hata yapan hangi hakem olursa olsun o hakeme yaptırım uygulama mecburiyeti doğacak ve hakemler de kafalarına göre maç yönetme işinden vazgeçmek zorunda kalacaklardır. TFF ve Kulüpler Birliği eğerki hakemlik ile ilgili düşüncelerinde samimi ise kesinlikle işe bu konu ile başlamalıdır.