Maçtaki uzun soluklu golsüzlüğe rağmen; bu maç “Sabaha kadar oynansa berabere biter” türünden sıkıcı bir mücadele değildi. İki taraf da bir şeyler yapmak istiyor, ama için için kendini de güvende tutmak duygusuna kapılıyordu. Bir frenleme vardıysa, sebebi buna dayanır.
Sert oynanan bir oyun oldu...Faullü hareketlerin çoğunda, Feghouli’nin adının geçmesi, rastlantı değil. En sert oynayan futbolcuların başında, Feghouli geliyor. Toplara o derece kontrolsüz giriyor ki; ya faul yapıyor ya da faul yapılıyor. Boşu yok!
Kendi ceza alanı çizgisi yakınında Guiliano’la yaptığı faul, çok kritik yerde serbest atışa neden oldu. Ama Mehmet Ekici’nin, ona yönelik ve yatarak attığı tekme; doğrudan kırmızı olabilirdi.
Savunmada Serdar Aziz de çok sert oynuyor. Skirtel’i el-kol-dirsek karışımı kombine bir hareketle yere yatırması; ucuz atlatıldı. O da Feghouli gibi şanslı, hep ucuz kurtarıyor. Fernando’nun da Guiliano’ya çok sert tek ayak dalış hareketi, kırmızı olabilirdi. Sarıyla sıyırdı.
Rodrigues’in şutunda; Mehmet eliyle oynadı ama, top çok yakından ve sert geldi. Çarpma sayılması normaldi. Ama hemen ardından, Serdar Aziz’in Soldado’ya yaptığı açık penaltıydı.
***
F.Bahçe kendi sahasında oynamasına rağmen, başlarda olması gereken dinamizmde ve özgüvende değildi. İlk yarı içinde, G.Saray daha etkili fırsatlar buldu. Gomis’in iki şutu; aynı yöne, aynı açıdan, aynı sertlikte, birbirinin kopyası gibi az farkla auta gitti.
İkinci yarı tempoyla başladı... G.Saray’ın F.Bahçe’yi sertlikle sindirme projesi gene sürüyordu. Hakem de açıkçası göz yumdu. Adeta cesaret verdi.
Karşılaşma çok sert oynanmasına rağmen; futbolcular arasında kin/husumet/gerilim/intikam gibi tehlikeli eğilimler oluşmadı. Bence maçın en büyük mesajı bu oldu.