Elektronik postama her gün “Hainler listesi”ni ihtiva eden bir (veya birkaç) mail geliyor. Bir vatandaşımız sağolsun gözetleme kulesi kurmuş, kim nasıl ihanet içerisine düşmüş ise tespit ediyor ve beni uyandırıyor. Mail listesine bakıyorum, benden başka onlarca insanı da uyandırıyor. Diyorum, demek uyandırılmamız lazım. Yoksa ne bileyim, hainlerin tuzağına düşmek işten bile değil.
“Hainler” listesinde yer alanların hepsi tanıdığım isimler. Üstelik ben onları “Dost” sanıyorum. “Bizim” diye nitelediğimiz gazetelerde, köşelerini okuduğumuz insanlar. Her bir isim beni şaşırtıyor, “Allah Allah, diyorum, şu bizim Ali Veli, Hasan Hüseyin değil mi, bunlar nasıl ihanet etmiş olabilirler ki!” Ama bir ihanet dosyası olmalı ki, bu vatandaşımız onları ihanet listesine dahil etmiş olsun. Durup dururken hainler listesi oluşturulacak değil ki?
Ayrıca siyasetçiler var aralarında. “Hain” ne kelime “Lawrens” bile olmuşlar! Hani şu Arapları Osmanlı’yı arkadan vurmaya kışkırtan İngiliz ajanı.
Bana “Hainler” listesini bildiren vatandaşımız gibi, kimbilir daha kaç merkez var, ihanet listesi tutan. Onları da medya köşelerinde okuyoruz.
Yok canım, bu listeler öyle muhalif medyadan vs devşirilmiş değil. Doğrudan doğruya “Bizim” medyadaki köşelerden devşirilmiş isimler.
Üstelik liste her gün kabarıyor. Doğrusu yarınki elektronik postalarımı merak ediyorum, acaba kimler “Hain listesi”nde yer alacaklar? Zaman zaman bana da sesleniyor bu hayırsever vatandaşımız: “Aman Hocam, diyor, sakın ha şunlara şunlara uymayasın!”
Benimle birlikte mesela Hayrettin Hoca’yı falan da uyarıyorlar. Olur ya kafamız karışır, yanlış yollara düşeriz. Zemin kaygan ne de olsa,
Allah şaşırtmasın.
Eski ABD Dışişleri Bakanlarından Condelezza Rice mıydı kimdi hani “Ortadoğu’da İslam’ın İslam’la savaşı” diye bir işi projelendirmişti. Sonra Irak’ta Sünni-Şii sabotajları yaşandı da biz onları, o proje ile alakalandırarak yorumladık. Bu projenin aktörleri arasına girildiği için hayıflandık. “Türkiye’de Gülen hareketinin hamlesi de acaba böyle bir proje ile alakalı mı idi?” soruları soruldu. Şimdi bakıyorum, o proje alanı bir başka boyutta devam ediyor gibi görünüyor.
Şu, kendi camiamız içinden çıkarılan ve her gün yeni isimler eklenerek kabartılan “Hainler listesi” de bir başka savaş halini yansıtıyor.
“Hainler listesi” dendiğinde tabii ki “Kime karşı ihanet?” sorusunu da beraberinde getiriyor.
Şu sıralar “İhanet” Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan’a karşı tanımlanıyorsa “Ağır suç” kapsamına girdiği için “Hain listesi” hazırlayanlar da onu savunma mevziine yerleşmeyi tercih ediyorlar. Yarın bir başkası güçlü olsa, muhtemelen aynı kişiler onunla ilgili ihanet listesi oluşturmaya yönelecekler.
Cumhurbaşkanımız ne diyor bu listelere bilmiyorum.
Geçenlerde Yusuf Kaplan ihanet etti!
Allah Allah!
Bülent Arınç’ın “Anam, Tayyip Bey’i beşinci oğlu sayar. Kardeşlerim benden çok onu severler” sözünü yazdım, kimseyi inandıramadım. Bu Bülent Arınç, evet ağlayan adam, eminim Tayyip Bey’in başına bir şey gelse -Allah korusun- en çok ona gözyaşı döker, cübbesini en çok onu savunmak için giyer, desem kimi inandıracağım? Damgalayıcılar arındırmaktan değil, kirletmekten hoşnut oluyorlar.
Abdullah Gül, Tayyip Bey’le üç saat görüştü, ben çok umutlar ürettim o görüşme ile ilgili ama birileri Gül üzerindeki kuşkuları kaldırmamakta ısrar etti.
Ne geçiyor içimden biliyor musunuz, sakın bu işler, siyasetin bu en belirleyici insanını dostlarından tecrit etmek gibi bir stratejinin uygulaması olmasın. Bunu bazen ahmak dostlar yapar, bazen bilinçli düşmanlar. Ağaç dalıyla gürler, denir bizde. Dalları keser keser, ağacı adeta yalnızlaşmış hale getirirsiniz. Dostlarını azaltırsanız, insanı azaltmış olursunuz.
Derim ki kadim dostlarını çağırsa sayın Cumhurbaşkanı, birlikte geçmişteki zor günler yadedilse ve sonunda “Hainler listesi”ni ateşe atıp yaksa... Eminim herkes yeniden doğmuş gibi olacak.