Bir insana yüzde 50 güvenip yüzde 50 güvenmemek olmaz.Bir insana ya güvenirsiniz ya da güvenmezsiniz.
Basın özürlüğünü savunmak da öyledir. Bunu ya savunur ya da savunmazsınız. Akit Gazetesi maatbasına atılan atılan bomba, Star Gazetesi yazarı Sedat Laçiner’i hedef gösteren haberler, Samanyolu Haber ekibinin Silivri’de uğradığı ikinci saldırı... Bu 3 olay üst üste maske indirdi Türkiye’de...
***
Sedat Laçiner sadece bir yazar değil aynı zamanda 18 Mart Üniversitesi Rektörü.Yani hayatı ister istemez kalabalıklar arasında geçiyor ve söylemediği bir cümle onun fikriymiş gibi yayın yapılıyor.Hedef göstermenin bundan alası olur mu? Hani nerede basın özgürlüğü diyenler, hedef gösterildim diye şikayet edenler? Samanyolu Haber Televizyonu ekipleri son 1 ay içerisinde Silivri’de ikinci kez saldırıya uğradı.
Basın özgürlüğü denen şey sadece kendileri gibi düşünenler için geçerli zannedenlerden yine tıss yok.Sadece kendi düşüncelerinin haber olmasını istemek basın özgürlüğünü savunmak değildir..
***
Akit Gazetesi’nin matbaasına bombalı saldırı düzenlendi. Haber neredeyse yok sayılacak kadar küçük görüldü merkez medyada.
Niye, Akit’in haber ya da yayın politikası hoşlarına gitmiyor da ondan... Ne yani, basın kapsamına girmek için illa fikir ya da yayın politikalarının birileri tarafından beğenilmesi mi gerek?
Özneye bakarak ilkeli bir duruş sergilenemez.Hedef göstermeye,habercilere saldırıya,bombaya karşıysan bunların kimi hedef aldığının önemi yoktur.Eğer özneye bakarak karar verenlerdensen o zaman başkalarının da sana “Hadi len” deme hakkı doğar...