Siz ki, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın genel sekreterliğini yapmışsınız, o İİT ki, en başta Filistin davasını savunmak için kurulmuş, Türkiye’de ilk defa halk oyu ile gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasındasınız, Tayyip Erdoğan’a karşı CHP-MHP’nin ortak adayı olmak gibi bir farklı pozisyonunuz var... Bütün bunları, gözlerin sizin üzerinize çevrilebileceği ihtimalini dikkate alarak not ediyorum, şu anda İsrail Gazze’de, insanlık damarı kalmış her yüreği ayağa kaldıracak bir vahşete daha imza atıyor, sizden şöyle üç-beş cümle çıksın... “Bu vahşettir” deyin. “Dünya bu vahşete göz yummamalı” deyin.. “Amerika, Avrupa, dünya, BM neredesiniz?” deyin. Böyle bir zamanda sizden “Filistin meselesinde Türkiye’nin tarafsız kalması” gibi garip bir rivayet zuhur ediyor. Bereket “Yok böyle bir şey” diyorsunuz ve bereket “Zalimle mazlum arasında tarafsız olamazsınız” diyorsunuz.
İyi ki, Filistin için yüreği yanmak sadece Tayyip Erdoğan’ın, Ahmet Davutoğlu’nun işi değil ve iyi ki “Tarafsız kalmamak” da ancak onlara has kalmamış oluyor.
Peki ama mesela Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’nin ağzından da bir Gazze çığlığı duyuyor musunuz?
Gazze’yi yazmak, diye girecektim yazıya. Gazze’yi yazmak, Gazze’nin yaşadığı acıyı yazmak değildir gerçekten. O acı müsellem zaten. O acı bitmedi, bitmiyor ki yıllar içinde.
Gazze’yi yazmak hatta, sadece İsrail vahşetini yazmak da değildir. Çünkü o da müsellem. Daha 2009 yılında, Dökme Kurşun harekatıyla 22 gün içinde 927’si sivil 1417 kişi can vermişti ve bunların 355’i çocuktu. İsrail sadece öldürmekle kalmıyor, tüm alt yapıyı çökerterek Gazze’yi yaşanmaz hale getirmeye yöneliyor. Şimdi de Ramazan içinde, 200 ölü, 1500 yaralı ile Gazze’ye kan kusturuyor. İsrail vahşetin bu yüzyıldaki adıdır, bu da müsellemdir.
Gazze’yi yazmak demek, dünyanın “İsrail vahşeti” karşısında çaresiz kalıyor olmasını yazmak demektir ve bunun, küçüklü büyüklü birçok dünya ülkesine, liderine sadece utanç bedeli bıraktığını görmek demektir.
Gazze’yi yazmak demek, bizim ülkemiz için, iktidara yönelip, “Ortadoğu ile niye bu kadar ilgilenmeliyiz?” sorgulamasının utanç verici karakterini görmek demektir. Hadi ilgilenmeyin bakalım. Irak’la ilgilenmeyin, Suriye ile ilgilenmeyin, Mısır’la ilgilenmeyin, ve Gazze ile ilgilenmeyin. Bosna ile, Bulgaristan ile, Ukrayna ile ilgilenmeyin. Gözlerinizi yumun, kulaklarınızı tıkayın, yooo olmuyor değil mi? Geliyor Bosna, geliyor Gazze ve herkesin içinde kırıntısı bile kalmış olsa, insanlık damarına çarpıyor. O çocuk gözlerini, o anne kıvranışını görmezden gelemiyorsunuz.
Gazze’yi yazmak demek, Amerika’nın İsrail’e kol kanat gererken işlediği insanlık suçunu görmek demektir. Obama’nın sıfır liderliğini görmek demektir. Tayyip Erdoğan, telefon açsa ve dese - ki der, bundan adım gibi eminim-
“Nerdesiniz, koruyup kolladığınız adamlar cinayet işliyor, çocukları öldürüyor, kadınları öldürüyor, size ulaşmıyor mu bütün bunlar, bu vahşeti, Gazze’den atılan ve havada imha edilen, şu ana kadar sadece üç İsrailli’nin yaralandığı uyduruk füzeler haklı çıkarıyor mu? İsrail vahşeti, bütün dünya biliyor ki, Amerika’nın koruyucu kolları altında icra ediliyor? Bu yükü taşımakta kararlı mısınız?”
Ne der Obama merak ediyorum?
Tayyip Erdoğan BM sistemini, Güvenlik Konseyi’ndeki çarpık statüyü sorgularsa haksızlık mı etmiş oluyor?
BM Genel sekreteri Ban ki Moon sadece konuşuyor, kınıyor o kadar. Ama Gazze yanmaya devam ediyor, anne-çocuk çığlıklarının önü alınamıyor.
İyi ki Türkiye var, dünyada. Ve iyi ki Türkiye’de, insani duyarlılıkları diri kadrolar var yönetimde. Düşünüyorum da, Ekmeleddin İhsanoğlu, bu düşük profilli duruşuyla Çankaya’ya çıksa ne yapardı Filistin için? Açıkça söylüyorum bize, Tayyip Erdoğan gibi Şimon Peres’in yüzüne karşı, küresel vitrinde “Siz kadınları ve çocukları öldürmeyi iyi bilirsiniz” diyen bir dünya lideri lazım. Durduğu yer belli olsun, insanlık adına. Ne kokar ne bulaşır türünden laflar gevelemenin zamanı değil. Onu yapmak, şu anda sadece İsrail vahşetine göz yummak, idare-i maslahatçılık yaparak işi geçiştirmek anlamına geliyor ve bunu politika - diplomasi zannedenler insanlık adına sınıfta kalıyorlar.