Bugün fiilen yürürlüğe giren “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi”nin mucidi kimmiş, biliyor musunuz?
Birazdan açıklayacağım... Dudaklarınız uçuklayacak.
Önce, bu yazıya konu teşkil eden şahısla ilgili birkaç tespitimi/gözlemimi aktarmak istiyorum.
Meral’ci Yeni Çağ gazetesinde yazan bir arkadaş var.
Hafif “ülkücü”, ağır kırat “ulusalcı” takılıyor.
Ülkücü görünümlü CHP’li...
Böyle çok gözlüklü, düzgün bir profil çizen, uzaktan “aydın”a benzeyen ama hangi “aydınlatma” faaliyetinde bulunduğunu bilmediğimiz bir arkadaş...
Ben bilmiyorum en azından... Çünkü bugüne kadar doğru dürüst bir yazısını okumadım.
Dolayısıyla, ondaki “değer”e ilişkin bir değerlendirmede bulunamam. Bir köşeyi iştigal ettiğine ve “çok gözlüklü aydın” görüntüsü verdiğine göre, ona yazdıranlar mutlaka bir değer keşfetmişlerdir.
İsmini söylemek istemiyorum; kendisine önem atfedildiğini düşünebilir. “Zihniyet”i tanıyın diye konu ediyorum.
İşbu kripto CHP’liyi, geçenlerde Halk TV’de gördüm. Tesadüfen... Bir sunucu ve emekli bir generalle birlikte, stüdyoya kurulmuş, “yeni sistem”i konuşuyorlar.
Konuşmuyorlar... Saldırıyorlar!
Konuşmacıların en atarlısı bizim “Kripto...” Yeni sistemle birlikte cumhuriyetin ve cumhuriyet değerlerinin (elbette kurumlarının) tasfiye edildiğini söylüyor. Diyor ki, “Erdoğan’ın elinde öyle yetkiler var ki, isterse devletin ismini değiştirebilir, ülkeyi bölgelere ayırır... Her şeyi yapar.”
Bu “kuşku/endişe/paranoya” kılıfı giydirilmiş hezeyanları değerlendirecek, “Hayır, durum senin resmettiğin gibi değil” diyecek halimiz yok.
Bu ülkede saçmalama özgürlüğü var.
Dileyen, dilediği oranda saçmalar.
Hatta haksızlık yapar.
Fakat Kripto, “inandırıcılık” sağlama adına paranoyaya yatıyor.
Hadi yatsın da, insan hiç değilse tartıştığı konuyu bilir yahu! Değişikliğinin, sadece “hükümet sistemi değişikliği” olduğunu, cumhuriyetin (ve kurumlarının) yerli yerinde durduğunu teslim eder. En azından, “haksızlığı” sahih bilgiler üzerinden yapar.
İşbu Kripto bir iddiada daha bulunuyor.
Erdoğan’ı sistem değişikliğine icbar eden kişi, Necip Fazıl Kısakürek’miş.
Şiirlerine bir şey demezmiş (çünkü “Kaldırımlar” vs. harika şiirlermiş) ama kendisi berbat ve pespaye bir adammış. Kumar oynarmış, “dergi çıkaracağım” diye devleti dolandırırmış, onun bunun parasının üzerine yatarmış, filan.
Necip Fazıl’ın bir piyesi varmış... İsmi “İdeolocya Örgüsü” imiş... Kötü bir piyesmiş... Son derece berbatmış... İnterneti açıp bakabilirmişiz... O piyeste “Başyücelik Devleti” gibilerden birtakım saçmalıklar yer alıyormuş.
Erdoğan, işte o piyesten kopya çekmiş.
Daha doğrusu, esinlenmiş...
Esinlenmesinin sebebi de şuymuş: Vaktiyle (gençlik yıllarında) o piyeste rol almış. Fotoğrafları varmış... İnterneti açarsak görürmüşüz.
Şimdi “cahil” desem, kızacak.
Kızsın... Ama aynı zamanda “terbiyesiz...” Ölmüş gitmiş bir kişinin arkasından “berbat bir adamdı, pespaye bir adamdı” diye saydırmak Kripto’ya “şeref” kazandıracaksa, devam etsin hakaretlerine...
Evet, Necip Fazıl’ın “İdeolocya Örgüsü” diye bir kitabı var. İnternete bakmamıza gerek yok... Bilinen ve “spekülatif” bir kitap bu. Orada “Başyücelik Devleti” gibi ütopik (kimine göre ideal) bir devlet modeli de var.
Bu modelin (ideanın) “Cumhurbaşkanlığı hükümet modeli”yle benzerliği nedir? Ben çözemedim.
Bunu Kripto detaylandırsın.
Bir de, zahmet olmazsa internete kendisi baksın.
İkide bir “internete bakın, görürsünüz” diye akıl veriyor ya...
İnternete önce kendin bak tosun...
Erdoğan hiçbir zaman “İdeolocya Örgüsü” diye bir piyeste oynamadı. İnternette resimleri yok... Çünkü Necip Fazıl’ın böyle bir piyesi yok. Ayrıca, Necip Fazıl “berbat” bir piyes yazarı değil, tiyatro tarihimizin belki de en önemli, en kayda değer piyes yazarlarından biridir.
Hadi cahilsin... Bir de “terbiyesiz” olmak zorunda mısın?
Madem sallıyorsun, bari edebi dairesinde salla!
Hazır internete girmişken, Muhsin Ertuğrul’un Necip Fazıl’ın piyes yazarlığı hakkında demiş bulunduklarını da bir tamam hıfzet, sonra çık “aydın” rolleri kes!