Halk arasında bir söz vardır: Haddini bilmeyene hadini bildirmek fakire don ve gömlek giydirmekten evladır!”
Bizim ülkemizde AYM Başkanı, Baro Başkanı, gazete sahibi, asker, polis, din adamı siyaset yapmayı kendi işlerini yapmaktan daha çok severler nedense. Bunun o kadar çok örneği var ki saymakla bitmez. Baro Başkanı Feyzioğlu bunlardan sadece biri! Mustafa Kemal’in ölümünden sonra İsmet İnönü’yü ziyarete gidip “biz aramızda toplandık ve Reisicumhur makamına sizin gelmenizi uygun gördük”, diyen generaller, siyasete yön vermek isteyen atanmışların ilk örnekleri...
Demokrasiye geçtikten sonra atanmışlar hepten gemi azıya almışlar, rahmetli Adnan Menderes’in idamıyla noktalanan süreçte önce sokağa çıkmış ardından da kurucu meclisin sıralarını doldurmuş, Yassıada’da sanık sandalyelerine oturtulanlara hakaretler yağdırmış, abuk suçlamalarda bulunmuş sonunda da kalem kırmışlardır.
Türkiye’nin sokaklarında bir dönem vuruşanları da kendi siyasal görüşleri doğrultusunda öven ya da yerenler de bunlardır. “Ben bilmem kaç kitap yazdım, onlarca makale yayınladım..ben ordu komutanlığı yaptım...” diyerek bir çalım ortalıkta gezinenler halkın içinden çıkmış, milletin oylarıyla seçilmişleri hep küçümsemişlerdir. “Bunlar bu ülkeyi batırıyorlar, ama biz iktidar olsak...” türünden konuşmaları çok duymuşumdur. Gazetelerinin baş köşesinden Başbakan eleştirip sonra da korkarak binlerce özür dileyenleri nasıl görmüşsek! Mustafa Kemal’in meclise girmek isteyen önce üniformasını çıkaracak sözünü önceki gün Tayyip Bey baro başkanı için açık seçik bir biçimde söyledi, “çıkar cübbeni, git milletin huzuruna, oy iste, seçil sonra gel siyaset yap!”
AYM ya da Danıştay törenlerinde Cumhurbaşkanı, Başbakan karşısına geçip parmak sallayıp aklınızca ders vermeye kalkarsanız Başbakan da size haddinizi bildirir! Feyzioğlu anayasa profesörüdür. Güçler ayırmını en iyi bilmesi gereken kişilerden biridir. Darbenin bir ürünü de olsa bu anayasanın neresinde baro başkanlarının, Cumhurbaşkanı ve Başbakanlara ülke yönetimi konusunda buyruklar yağdırabileceği yazıyor? Hangi anayasa bir baro başkanına yürütmeyi uluorta, bir Danıştay töreninde eleştirme hakkı veriyor, yakın bir gelecekte yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde nasıl davranılması gerektiği konusunda ahkam kesmesini onaylıyor?
Baro başkanının gönlünde siyaset yatıyor besbelli. Kimilerine göre de rahmetli dedesinin bir türlü ulaşamadığı CHP Genel Başkanlığı koltuğu süslüyor düşlerini. Buraya ulaşmanın yolunun da Danıştay Töreninde, yürütmeye ülkeyi yönetmek konusunda ders vermekten geçtiğini sanıyor! Üstelik vermeye soyunduğu ders de yanlışlarla dolu, hele de Van konusunda! Baro başkanı CHP iktidar olsa ve ortalık yangın yerine dönmüş olsa böylesine konuşur muydu o kürsüden? Nerdeee?!
Bakınız, Bu ülkede ne zaman herkes kendi işini yapar, hele de atanmışlar seçilmişlerin görevine müdahele etmekten vaz geçer o zaman milletçe rahat bir soluk alırız.