Bu yazı yılbaşından hemen sonra yayınlanacaktı, ancak ülkeyi kasıp kavuran gripten kaçamadım, üzerine bir de zatürre gelince gecikti.
Hacettepe Üniversitesi’nde rektör ataması önceki gün yapıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçimde en yüksek oyu alan Prof. Haluk Özen’i atadı.
Özen’e ilişkin ‘solcu’ ve ‘Gezici’ söylentileri Cumhurbaşkanı’nın kararını etkilemedi.
Bu söylentiler en çok eski rektör Prof. Murat Tuncer’i umutlandırmıştı. Tuncer, üniversitenin özellikle Teknokent’teki mali kaynaklarını ‘paralele bağladığı’ iddialarıyla gündemdeydi ve ‘Gezici’ aday seçilmezse ikinci sıradan yeniden atanabilirdi!
Son dakikaya kadar umudunu korudu; hatta iki gün önce rektörlük seçimindeki rakibi ve -kendince- AK Parti’ye yakın diye Prof. Hasan Tahsin Fendoğlu’na ‘manalı’ bir görev bile tevdi etti: “Yeni Anayasa ve Başkanlık Sistemi çalışmalarını koordine etmek üzere Rektörlük Koordinatörü.”
Umarım bu görevlendirmeyi Fendoğlu’nun onayı olmadan yapmıştır... Yoksa bu kadar açık bir ‘rüşvet’i kabul etmiş olduğunu düşünmek istemem. Bu görevlendirmeye ilişkin yazıya düne kadar üniversitenin internet sitesinden ulaşılabiliyordu, dün itibariyle ‘ulaşılamıyor’ olması, habersiz yapıldığı veya reddedildiği umudumu güçlendirdi... (www.pdb.hacettepe.edu.tr/duyuru/atama120116.pdf)
Tuncer’in ‘son dakika taklası’ işe yaramadı.
***
Yeni rektörün atanmasıyla Hacettepe konusu kapanmıyor.
O yüzden planladığım yazıyı yazmama engel yok.
Hacettepe meselesi bir Murat Tuncer meselesi değil.
Üniversitenin ileri teknoloji ve rant üreten kaynaklarının paralele bağlanması meselesi.
Üniversite yerli otomobil geliştiriyor, savunma sanayi için ‘yanmaz boya’ ve ‘hayalet boya’ üretiyor, hafif ve dayanıklı zırh yapıyor...
Ambulans ve zırhlı araçların teröristlerin attığı molotof kokteyli ile yanmadığını düşünün;
Ya da savaş uçaklarının, gemilerin radara yakalanmayan boyayla boyandığını...
Dağ bayır terörle mücadele eden askerin, polisin hafif zırhlarla korunabildiğini...
Hayati önemde değil mi?
Peki bu şirketlerin başında kimler var?
Bu teknolojiye kimler ortak edilmiş?
İddialar Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturmanın konusu.
Ancak bu şirketlerin başındaki ismin bir ‘kaçak profesör’ olması haber değerini arttırıyor.
Eski rektör Tuncer’in, önce Teknokent’in, sonra da bu kritik savunma projelerini yürüten şirketlerin başına getirdiği kişi, “Fetullah Gülen’in doktoru” olarak tanınan ve 11 Aralık 2015’teki FETÖ operasyonunda ‘arananlar’ listesinde bulunan, hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkarılan Prof. Tuncay Delibaşı!..
ABD’ye kaçtığı iddiaları yersiz değil.
Zira Ağustos’ta üniversite bütçesinden ABD’ye gönderilmiş, 5 Ekim’den itibaren de ‘sağlık sorunları’ nedeniyle ücretsiz izne çıkarılmış...
Ancak bu ‘sağlık sorunları’, Delibaşı’nın hala, kritik savunma projelerini de yürüten 9 şirketin bağlı bulunduğu Hacettepe İnovatif Yatırım A.Ş’nin Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı sürdürmesine engel değil! (http://www.hacettepeyatirimas.com/?q=tr/hakkimizda)
***
Kaçak profesör de rektörü kadar ‘taklacı’...
Delibaşı en son 14 Aralık 2015’te Hacettepe Teknokent İnovativ AŞ Yönetim Kurulu Başkanı sıfatıyla ‘yerli otomobil’e ilişkin bir röportaj vermiş. (Belli ki röportaj erken yapılmış, paralel operasyondan hemen sonra yayınlanmış!)
Bir ‘bilim adamı’ olarak yerli otomobili ‘hangi ölçütlere göre’ geliştirdiklerini söylemiş, tahmin edin?
Sürüş güvenliğini sağlayacak bilimsel aerodinamik ölçütlere göre mi?
Hayır...
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın boy ve kilosuna göre!
Peki bu taklalar sonuç vermiş mi, hayır.
Böylesi ‘korunma’ yöntemleri bile Hacettepe’de nelerin perdelenmeye çalışıldığını ortaya koyuyor.
Yeni rektörün işi zor gibi görünse de, değil.
Savcılara gereken desteği vermesi yeterli.
Biz de takipte olacağız.