Şiddetin usta yönetmeni Park Chan Wook son filmi Lanetli Kan’da kardeş kıskançlığını anlatıyor. Nicole Kidman karizması ve fiziğiyle filme damgasını vuruyor.
Bazı filmler oyuncularıyla bazıları ise yönetmenleriyle aklımızda yer eder. Hollywood daha çok oyuncu filmleriyle gişe peşinde koşar. Avrupa sineması ise yönetmenlerle satar filmini. Yeni bir pazar var ki Güney Kore, daha çok Avrupa’nın yolunda gidiyor. Yani yönetmenleriyle sınırları aşıyor. Bu isimlere örnek Kim Ki Duk’u verebiliriz. Sonraki isim ise Park Chan Wook. Özellikle Old Boy ile dünyanın ilgisini çeken yönetmen insanın karanlık yönlerine odaklanmıştır. İntikam üçlemesi seyredilmesi gereken bir seri. Üçleme; Oldboy dışında Sympathy For Mr Vengeance ve Sympathy For Lady Vengeance filmlerinden oluşuyor. Filmlerindeki en ayrıksı ve onu ilgi odağı haline getiren duygu ise şiddeti kullanışı. Oldboy ile bu anlamda zirve yapan yönetmen bir röportajında kullandığı şiddetin abartılı olduğunu kabul ediyor, kendi kızına filmlerini seyrettirmediğini de itiraf ediyor. Böyle bir yönetmenin Hollywood endüstrisi ile buluşması her eleştirmenin dikkat etmesi gereken bir durum.
Yönetmenin farklılığı yok olmuş
Bu hafta vizyona giren Stoker/ Lanetli Kan’da yönetmenin Hollywood’ta çektiği ilk yapım. Filmin senaryosunu ise Prison Break’ten hatırlayacağınız Wentworth Miller yazmış. Onun da ilk senaryosu. Bence problem de burada başlamış. Miller hikayeyi yazarken olduğu kadar, Amerikan tarzını benimsediği için yönetmenin rengiyle birlikte film absürt olmuş. Önce filmi kısaca anlatalım: India Stoker babasını trafik kazasında kaybeder. Cenazeye kayıp amcası Charlie de gelir. Karizmatik amcasına gelişinin tesadüf olmadığını fark eden India hayatını sıradışı bir şekilde yeniden inşa edecektir. India’nın annesiyle amcasının yaşadığı cinsel çekim ise genç kızın kafasını karıştırır...Filmin odağındaki Mia Wasikowska Avustralyalı bir oyuncu. Amcası için çekiştiği Nicole Kidman’ın karşısında hem fizik hem de karizma anlamında ezildiğini söylemeliyim. Nicole Kidman çekici ama annelikten uzak olgun kadın rolünde inanılmaz bir kast. Sanki yıllar gençliğini alıyor ama geride bir parlaklık bırakıyor. Amca rolünde ise Matthew Goode var.
Park Chan Wook kendi sularında ne kadar güvenli bir isim ise bu yapımda o kadar geriye çekmiş kendini. Sanki yaratıcılığı alınmış eski bir usta gibi. Ne yazık ki film usta yönetmen için geriye atılmış bir adım. Amerikan izleyicisinin hassasiyetleri büyük ihtimalle stüdyonun da yansıttığı bir irade olmuş yönetmenin üstünde. Yapımdaki şiddet ve yönetmenin farklılığı, bu yüzden yok olmuş. Filmin hikayesinin kökünde kardeş kıskançlığı yatıyor, biraz Habil ile Kabil kokan bir hikaye. Öykünün başlangıcında yönetmen neredeyse fantastiğe varacak karakterler inşa ediyor. Sonra yaşananlar, izleyiciyi kandırmaya yönelik acemilikler gibi görünüyor. Kısacası olmuyor...