Bir haberi izleyip, o haberi yapan kişi ya da medya grubunun ne istediğini anlamak mümkün olur mu? Evet olur, üstelik sandığınızdan çok daha kolaydır bunu anlamak.
Medya eğitimi falan almaya gerek yok bunun için okullarda öğretilen anlatım biçimlerini hatırlamak yeterli olur. Eğer bir haberde okuyan ya da seyreden herkesi dehşete düşürecek görüntüler ve dil kullanılıyorsa orada sıkıntı var demektir.
***
Önceki gün yaşananlar karşısında yapılanlara bir bakalım. Olmaması gereken neydi, haberi okuyan ya da izleyenlerde “Benden olan insanlar saldırıya uğruyor ben de sokağa çıkmalıyım” duygusunu uyandırmamak. Peki ne oldu, özellikle belirli medya grupları tam aksi bir yayın politikası izlediler.
Sorsan objektif yayıncılık kaygısından bahsedecekler ama yemezler, başka vakalarda objektif olmayanların aklına şimdi mi objektif olma derdi geldi deme hakkımız doğar.
***
Olması gereken ve olmaması gereken yayıncılık anlayışını açarak yazalım. Birincisi karartma, haberleri görmeme gibi bir tercih olmaz. Haberler kesinleşmiş bilgilerle mutlaka verilmeli, burada bir sıkıntı yok. Ancak sıcağı sıcağına, farklı ideolojilerden isimlere aynı anda olayları yorumlatmak yapılabilecek en kötü tercih olur.
İkincisi aralıksız canlı yayın, aralıksız ekranda yanıp sönen son dakika işaretleri de yayınlarda olmamalı. Bu tarz bir yayıncılık insanlarda alarm duygusu yaratır. Üçüncüsü canlı bağlantılarda muhabirlerin duracağı yer ve muhabirin tecrübesi de önemli... İlk kez bu kadar önemli bir olayı izleyen muhabir bir müdahale ya da çatışmayı 3. dünya savaşı çıkmış gibi anlatabilir. Soğukkanlı, tecrübeli bir muhabirin anlatımıysa fark yaratır.
Muhabir olayların çok içinde olursa eylemcilerin müdahalesine maruz kalabilir ya da canlı yayında polis müdahalesine maruz kalır ki ikisi de çok istenen durumlar değildir kritik zamanlarda. Dördüncü ve son nokta, stüdyo programları taraftarla ateşli tartışmalara olaylar yatışmadan girmemeli...
***
Önceki gün gördük ki olayların haberini yaparken ateşe benzin dökenler var. Sadece habercilik kaygısı olsa bilgisizlik deriz. Ama bunlar bilinçli olarak yapılınca işin adı yayıncılık değil provakasyon oluyor...