20.07.2015 saat 12.45 Suruç’ta belediyeye ait kültür merkezinin bahçesinde bir DAEŞ militanı kendini havaya uçurdu 32 sosyalist genç hayatını kaybetti.
20.07.2015 saat 14.15 Adıyaman’da bir onbaşı PKK’lı teröristlerce şehit edildi.
21.07.2015 Suruç’taki katliamı bahane eden gruplar başta İstanbul olmak üzere yurdun değişik şehirlerinde polisle çatıştı, polis karakollarına saldırılar düzenlendi.
22.07.2015 saat sabahın şafak vakti. Şanlıurfa Ceylanpınar’da iki polis evlerinde uyurken PKK’lı teröristlerce şehit edildi.
23.07.2015 Diyarbakır Şehitlik mahallesinde “kaza var” diyerek ihbar edilen polislere ateş açıldı bir polis şehit oldu. Adana’da bir kişi DAEŞ militanı olduğu gerekçesiyle PKK’lı teröristlerce öldürüldü.
24.07.2015 DAEŞ militanları Kilis’te sınır karakolunda görevli bir astsubayı şehit etti.
24.07.2015 saat 15.57 HDP eş Başkanı Selahattin Demirtaş havuzda şişme botta güneşlendi. Başında bir şapka, üstünde bir şort!
25.05.2015 Türkiye DAEŞ ve PKK terör örgütlerine yönelik eş zamanlı sınır ötesi operasyon yaptı.
HDP eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın “cici çocuk” olduğunu görmüştük.
Saz çalan...Gülücük atan... Zaman zaman Küçük Emrah mahcubiyeti sergileyen hallerini de..!
Hatta, bazen kıpkırmızı surat ile tehditkar ifadelerini de görmüştük.
Ha bir de “Seni başkan yaptırmayacağız” naraları atan da oydu.
Yalan söylerken yüzünün kızarmadığını da biliyorduk.
En son, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı kast ederek “Suruç’ta ölenlerin ailelerine başsağlığı dilemedi” diyerek tüm milletin gözünün içine baka baka yalan söylemişti mesela.
Yalanı yüzüne vurulduğu halde bile yüzü kızarmamıştı hani!
İşte o HDP eş Başkanı, Suruç’taki 32 insanın acısı taptaze iken, şehit olan polislerin kanı hala yerdeyken, PKK, DAEŞ, DHKP-C, MLKP gibi terör örgütlerine yönelik 16 ilde operasyon yürütülürken bir havuzda şişme bot üstünde güneşlenirmiş meğer!
Pişkinliğin bu kadarını ancak yine aynı partinin başka elemanında görmüştük hani.
Hatırlıyor musunuz bir ramazan ayında elinde içki bardağı ile bir havuz başında sevgilisiyle poz veren bir Bengi Yıldız vardı.
Ha Bengi Yıldız’ın ramazan ayında sevgilisiyle havuz başında içki sefası, ha Selahattin Demirtaş’ın Türkiye’ye yangın yerine dönmüşken havuzda güneşlenmesi!
Al birini vur ötekine!
Sonra da “halkım” dediklerinizin haklarını savunuyoruz diye kendinizi pazarlayacaksınız öyle mi?
Hadi oradan!
Kardeşlik projesini hançerlediniz
Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi’ni boşa çıkarmak için her şeyi yaptınız. DAEŞ terörünü bahane edip polis ve askere yönelik terör saldırılarına başladınız. Polis şehit ettiniz. Asker şehit ettiniz.
Yol kestiniz. Arabaları yaktınız. Trafoları, iş makinalarını, inşaat alanlarını ateşe verdiniz!
Gövde gösterisi yapmak için İstanbul’un orta yerinde elinizde uzun namlulu silah, yüzünüzde maske eylem koydunuz!
Sonra da devletin topyekun terör örgütlerine yönelik şehirlerde başlattığı operasyonlardan, sınır dışındaki hava akınlarından rahatsızlık duydunuz.
Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi’ni döndürüp kendinize “özerk saha” açmaya yeltendiniz, devletin ağır tokadını yediniz. Yemeye de devam edeceksiniz!
Size sadece “haddinizi fazlasıyla aşmıştınız” şımarıklığınızın bedeli ödetiliyor.
Yoksa devletin Kürtlere bakışında bir değişiklik olmadı. Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi’nden vaz geçilmedi.
Mesele silah ile arasına kim mesafe koyabilecek meselesidir.
Silahı elinde bulunduranın karşısına meşru silahı elinde olan devlet çıkmıştır.
Olayın özeti budur.
Allah müstehakınızı versin
Star medya grubuna yönelik bombalı saldırı girişimden sonra birçok dostum arayıp geçmiş olsun dedi. Allah razı olsun; sağ olunuz var olunuz. Kurumsal olarak yapılan açıklamaları da biliyoruz. Size sadece şunu söylemek istiyorum, insanın dostu ve düşmanı böyle zamanlarda ortaya çıkıyor. Meğer kendilerine “meşru” gördüklerini başkalarına “haram” görenler bu saldırı girişiminden pek memnun olmuş!
Allah müstehakınızı versin!