Seul (KORE)- Güzel sanatların sanatçı açısından ancak karın doyurmaya yarayan bir uğraş olduğu günler geride kaldı; evlerin ve işyerlerinin duvarlarını süsleyen sanat eserleri aynı zamanda ticari birer değer bugün... Dünyanın her tarafında sanatseverler, hem kişisel zevklerini tatmin için hem de birer yatırım aracı olduğunu bilerek, eser koleksiyonu yapıyorlar.
Türk sanatçıları uluslararası alanda fazla şanslı sayılmaz; dünyaca tanınırlığa ve koleksiyoner ilgisine mazhar az sanatçımız var. Tanıtma yönünde çok yönlü çabalar gösterilmesi gerekiyor.
‘Contemporary Istanbul’ (CI) bu amaçla kurulmuş bir şirket; sanat eserlerini, dünyanın dört bir tarafına, ülkelerin beğeni düzeyi yüksek insanları önüne taşıyor ve Türk sanatçılarının daha iyi tanınması için çaba sarf ediyor.
Aslında resim başta olmak üzere güzel sanatların hayli eskiye dayanan renkli bir geçmişi var bizde; ‘çağdaş Türk resmi’ de o mazinin üzerine oturuyor. Son dönemin önemli ressamlarının çoğu, tuvalle fırçayı birleştiren ve pazarlanacak esere dönüştüren birer ‘zanaatkâr’ olmaktan uzak, ince zevk sahibi sanatçılar; renklerle zihin dünyalarında yakaladıkları estetiği sanat eserine dönüştürdüklerinin bilincindeler...
Eserleri son yıllarda büyük ilgi çekiyor ve her yaptıkları kapışılıyorsa sebebi budur. Pek çok sanatçımız, daha sergiye çıkmadan, hatta galeriye uğramadan eserlerine alıcı bulabiliyor bugün...
Sanatın ilgi görmesi elbette önemli, ama sanatçı açısından daha da önemli olan yaptığının işin ehli kişiler tarafından da bilinip beğenilmesidir. Sadece yakın muhitinde, eş-dost sanatçılar çevresinde, hatta kendi ülkesinde değil başka ülkelerin sanatçılarıyla mukayese edilebileceği platformlarda da yer alabilmek hiç kuşkusuz sanatçının rüyasıdır.
Devletin henüz el atmadığı çağdaş sanatı yurtdışında tanıtma alanını özel girişimler büyük fedakârlıklara katlanarak yürütme gayretindeler. Kore’nin başkenti Seul’e elli sanatçımızın 100 eserinden oluşan sergiyi sanat-dostu Koreliler ile birlikte CI gerçekleştirdi. Sergide daha kıdemli sanatçıların eserleri de bulunmakla birlikte, bazısı adlarını son 10-15 yılda duyurmuş, bir kısmı yeni yeni tanınırlığa kavuşan gençlerin çalışmaları da fazla.
Sergiyi evsahibi ülkenin insanlarıyla birlikte gezerken, “Keşke hep gözümün önünde olsa” diyebildiğim eserlerin karşısında Koreli sanatseverlerin de kümeleştiğini görmek beni müthiş sevindirdi. Sanatın bir de böyle evrensel birleştiriciliği var.
Güzel sanatlar başka hiçbir alanın sağlayamayacağı bir tanıtım faaliyeti aslında. Dünyanın önemli müzelerini gezer, ya da isimlerini artık herkesin bildiği sanatçıların ders kitaplarına kadar geçmiş eserlerine göz atarken, onların yetiştiği ve sanatlarını icra ettiği ülkeleri de gözünüzün önünde canlandırıyorsunuz. Türkiye maalesef o ülkeler arasında bulunmuyor.
Tek istisna çağdaş güzel sanatlar; her fırsattan yararlanarak, çoğu kez yeni imkânlar da yaratarak, bu durumu kalıcıya çevirmek ve ülkenin adını bu alanda da duyurmak mümkün. Unutmayalım: Sanatta adı geçmeyen bir ülkeyi başka alanlarda uzun süreli önde tutmak hayli zordur.
Kore’de açılan sergi bunu düşündürdüğü için de önemli.