Bir asır yaşadığı hayata meydan okuyan, herkes tarafından sevilen özel bir isim, Ayşe Mayda. Türkiye’nin ilk ortodontisti olan Mayda, sıra dışı yaşam hikayesi ve berrak zekası ile gençlere yol göstermeye devam ediyor.
Ayşe Mayda İzmir’in varlıklı ailelerinden birinin çocuğu olarak 1916’da İzmir’de dünyaya gelir. Nakliye ve inşaat işlerinin yanısıra üzüm ve incir işletmeciliği yapan Salih Ağa ile Hayriye Hanım’ın iki kızından biridir.
Bu yıl yüz yaşını kutlayacak olan Mayda, İzmir Güzelyalı’da çok özel bir evde hayatını sürdürüyor. Sadrazam Kamil Paşa’ın yaptırdığı ev, üç bin metrekare alana yayılır. Aynı evde 63 yıldır yaşayan Ayşe Hanımın evi, yaşamının rengine eşlik eden belgelerle dolu.
İzmir’in kurtuluş günü olan 9 Eylül 1922 tarihi Mayda için unutulmazdır. O tarihte henüz altı yaşında olan Mayda, Türk Koleji öğrencileri ile yaptığı görüşmede o günü “Gazi Paşa İzmir’e gelecek deniyordu. Annemler sabahlara kadar dikiş makineleriyle bayrak diktiler. ‘Alkışlar kıyamet gibiydi, bir süre sonra Türk askerleri geldi, süvariler atların üzerinde çok yorgundu, biz askerlere su veriyorduk’ diye anlatır.
O gün yaşadığı başka bir duygu da korku olur Ayşe Mayda’nın. Evlerinin arka tarafındaki boş alanda gizlenmeye çalışan Yunan askerini gördüğü andaki korkuya dört gün sonra çıkan büyük İzmir yangını dahil olur. Kordon’dan yükselen dumana bakıp “Yangın bize de gelecek” diye ağlar.
Macera dolu okul yılları!
İzmir’in ilk özel kız okulu olan Ravza-i İrfan İlkokulu’nda okur. Evlerine yakın olan ve Kültür Bahçesi anlamına gelen okul, İzmir’in ilk hastanelerinden olan Devlet Gureba’nın arkasındadır. Mayda’nın bu okula dair hatırladıkları arasında; okul müdiresinin ud çalması, öğretmenlerin “Selamünaleyküm” demelerine “Aleykümselam” diye cevap verişleri ve derse başlamadan önce jimnastik yapmaları bulunur.
Bu okul kapanınca binayı babasından kiralayan İtalyanların Okulu’na gider ama disiplinden hoşlanmaz. Kardeşi Seniha Hanım bu okula devam ederken Ayşe Hanım İzmir Amerikan Kız Koleji’ni seçer.
Bu yıllarda, 9 Eylül onun için farklı bir önem daha kazanır. Babasının I. Dünya Savaşı’nda askeriyeye verdiği katana atları bu sefer kutlamalar için kullanılır. Ve top arabalarını çekerek tören alanından geçer. Mayda ve arkadaşları ise takılan beyaz kanatlarla melek olarak törende yer alırlar.
Babası çok önemlidir Mayda için. Yardımseverliği ile andığı babasına dair hatırladığı en özel detaylardan biri de altın madalyadır. Bir röportajda, ‘Türk Hava Kurumu’na, 1925-1950 yılları arasında uçak alınması için bağış yapanlara verilen altın madalya’ olduğunu anlatır. Bu madalya, o yıllarda kuruma bir defada 200 lira ya da düzgün taksitlerle 250 lira veren bağışçılara veriliyormuş.
Mayda’nın hayatındaki en önemli dönemlerden biri de Amerikan Kız Koleji yıllarıdır. Okulun ilk yılında, 12 yaşındayken babası vefat eder. Okul, hayatındaki boşluğu doldurmasına yardımcı olur. Hiçbir okulda bulunamayan tenis ve voleybol kortu ile kolejin turuncu renkli eşarplarıyla yaptıkları etkinlikler, onun için önemlidir. Bir yandan Hayri Yenigün’den keman diğer yandan Dr. Hasan Başkam’dan klasik Türk müziği öte yandan ise Madam Olga’dan da dans dersleri alır.
Zarif ve güzel ‘Mayda’
Kolejin yöneticilerinden İbrahim Taner ile Miss Green’in ise özel bir yeri vardır. Eşeklere yüklenen helva kazanları ile düzenledikleri helva günleri en kıymetli anılarından olur.
Soyadı Kanunu çıktığında ailenin soyadını seçmek de Ayşe Hanım’a düşer. Devletin hazırladığı listelere göz attığında aklındaki soyadlarının alınmış olduğunu görür. Listedeki zarif, güzel anlamındaki Mayda’yı seçer. Mayda’nın İngilizce telaffuzunun kolay oluşu da önemlidir.
Ayşe Mayda, 1937’de mezun olur. Yakın dostu Mevhibe Ata ile birlikte üniversite için İstanbul’a gelir. Diş Tebabeti Mektebi’ne; yani Diş Hekimliği Fakültesi’ne kaydolur. Kolejde öğrendiği İngilizce bu aşamada hayatının rotasını çizer. Prof. Dr. Alfred Kantorowichz’in öğrencisi olur. 1880 doğumlu Kantorowichz, Hitlerin baskısından kaçarak ülkemizde görev yapan Musevi asıllı, önemli bir hocadır. Köprüyü havaya uçurmak istediği gerekçesi ile gönderildiği kampa da dokuz ay kalır. Bir fırsatını bulur, Atatürk’ün onayı ile ailesiyle 1936’da Türkiye’ye gelir. Kantorowichz’in yazdığı kitaplar son dönemlere dek üniversitede okutulur.
Oturduğu sokağa ismi verildi
Mezun olduktan sonra hocası Kantorowichz’in asistanı olur. O dönede yapılamayan, dudak ve damak yarığı ameliyatları ve kırık çene operasyonları yaparlar. Ankara’dan gelen talimat üzerine ülkedeki tüm diş hekimlerine “Harp Cerrahisi” dersi verirler. Bu emekler boşa gitmez ve Ayşe Mayda Türkiye’nin ilk kadın ortodontisi olarak İzmir’e döner.
Hocasından aldığı son ders de bu zamanda olur. İzmir’de açacağı yere ne ad vermesi gerektiğini sorunca, “Ayşe Mayda yaz sadece. Öyle meşhur olacaksın ki, Ayşe Mayda deyince kim olduğunu bilecekler” der.
Gerçekten de markadır Ayşe Mayda. Oturduğu, 126 nolu sokağa adı verilir. Hiç evlenmeyen Ayşe Mayda, “adının sokağa verilmesini düğün günü” olarak kabul eder. Adını taşıyan sağlık ocağı ve Zeynep Kamil’de oda yaptırır. Kardeşi adına ilkokul, spor salonu inşa ettirir. Bayraklı-Bornova arasındaki dağlarda Ayşe Mayda Göleti bulunur. İzmir Amerikan Koleji’ne yaptırdığı terasa da “Ayşe Mayda Terası” adı verilir.
Ayşe Mayda,1983 yılında dek mesleğini sürdürür, kendisine mesleği sorulduğunda “diş hekimi ve dernekçiyim” der. 1939 yılında Uludağ’a yürüyerek çıkar, dağda ilk pantolon giyenlerdendir, ilk kez kayanlardan olduğu bilinir. İzmir’in ilk derneklerinde onun adı, o neslin dolgularında onun imzası bulunur.