Eski Genel Kurmay Başkanlarından İsmail Hakkı Karadayı hakkında savcının tutuklama talebinin olmasına rağmen özgürlükler hâkimi, tutuklama hükmü vermedi. Karadayı 81 yaşında, hiçbir belgeye imza atmamıştı. Şüphe üzerine tutuklama yapılamaz kavramı dolayısıyla bu karar alındı. Ben bu gelişmeyi yargılama sistemimizde güzel bir gelişme olarak nitelendiriyorum. Herkes yargı önüne gelebilmeli ama şüphe üzerine tutuklanmamalıdır.
Karadayı Genel Kurmay Başkanı iken örtülü darbe yapıldı. Sincan’da tanklar yürüdü, bütün basına ordu kademeleri haber servisleri yaptı. Çevik Bir, ‘balans ayarı yaptık’ dedi. Bunların hepsi Karadayı’ya göre tesadüfen olmuştu. Tabii ki o dönemde herkesin bildiği bir gerçek vardı o da Çevik Bir başkanlığında askeri bir cuntanın oluşu idi. Karadayı bunları biliyor, onlardan korkusundan ses çıkarmıyordu. Kendi içinde kurulan bir Batı Çalışma Gurubundan haberi olmadığını söylemesine sadece kargalar güler. Tabii ki bizim yargı sistemimizde suçlu istediği kadar yalan söyler, olayları inkâr eder, bilmiyorum, hatırlamıyorum der lehinde yorumlanabilecek her türlü senaryoyu düzenleyebilir. Yargının yanıltılmasını makul bir davranış olarak görür. Geçmişte Bütün Dünya kamuoyunun kilitlendiği bir olayı hatırlıyorum. IMF eski başkanı DK Straus Filipinli bir kadına cinsel tacizde bulunduğu savı ile ABD de dava açıldı. Kadının cinsel tacizin yapılış evresini anlatımında önemli bir yerde yalanının ortaya çıkmasıyla hâkim davayı düşürdü. Kadın yalan söylemeseydi eski başkan ceza alacaktı. Bir de bizden örnek vereyim. Bir davalı, Asliye Hukuk Mahkemesi’nde, davacı şirketle hiçbir şekilde ortak olmadığı savı ile davasını sekiz yıl boyunca yürütürken, aynı dönemde aynı davalı, aynı davacı aleyhinde Asliye Ticaret Mahkemesi’nde ben ortağım diyerek dava açıyor ve davayı yürütüyor. Davacının avukatı Asliye Hukuk Mahkemesi’nin duruşmasına girerek, biz ortak değiliz, benim borcum yok diyor, oradan çıkarak bitişikteki Asliye Ticaret Mahkemesi’ne girerek “biz ortağız” alacağım var diyor. Bu iki söylemden biri yalan ama sistemimiz yargının kandırılması yolundaki davranışları cezalandırmıyor onu bir hak olarak görüyor. Hâkim yalan söyleyip söylemediğine bakmıyor eldeki delillere bakıyor. İşte eski Genel Kurmay Başkanı, Batı Çalışma Gurubu’nun varlığını bilmiyorum, JİTEM in kuruluşundan haberim yok. Tankların yürümesi bir tesadüf idi cümleleri ile alenen yalan söylüyor. Ama hiçbir evrağa da imza atmamıştı. Herhalde o dönemlerde kendisi “Bostan Korkuluğu” idi. Kendisinin yargılanması devam edecek, bakalım nasıl bir gelişme olacak.