Devletin güç kullanma hakkına sahip yegane merci olduğu açık. Fakat, devlet güç kullanırken hukuk kurallarına uymakla sorumlu. Çatışma ortamında, hukuk ilkelerine uymak tek başına yeterli olmuyor. Daha fazlasına ihtiyaç var. Toplumun çatışma sürecinde olup bitenlere karşı tavrını esas belirleyen, devletin gücü nasıl kullandığı ile ilgili algıları oluyor. Yani, devletin güç kullanım şekline yönelik algılar, operasyonların desteklenip desteklenmeyeceğini belirleyen ana faktörlerden biri.
Toplumun baskın çoğunluğu; gerçekten terör yapana, özellikle de terörün organizatörü olan kişilere, etkili bir şekilde operasyon yapılmasını onaylıyor. Ama göze ve kulağa hoş gelmeyecek şiddet manzaraları görmek istemiyor. Kurunun yanında yaşın da yanmasını istemiyor. İlgisiz insanların tutuklanmasını, eziyet edilmesini istemiyor. Cezanın hak edene ulaşmasını istiyor. Bu sebeple de, güvenlik müdahalelerinin etkin, uygun şekilde, doğru hedeflere yapılmasını bekliyor.
Sosyal zeka içermeyen güvenlik politikaları
Terör ile mücadele etme amaçlı fakat içinde sosyal zeka içermeyen güvenlik politikalarının, terörü büyütebildiği artık bilinen bir gerçek. Örneğin Diyarbakır Cezaevi’nde yaşananların, Kürt sorununu büyüten ana faktörlerden biri olduğu artık genel kabul görüyor. Devlet geçmişte bu türden çokça hata yaptı. Bu sebeple, bugünün çatışma ortamında sonucu belirleyecek faktörlerden biri de, devletin benzer hatalar yapmaması.
Dramatik şiddet görüntüleri sokağa döküyor
Kadife Devrimler, Arap Baharı, Ukrayna vb. başkaldırı olaylarında açığa çıkan sonuçlardan biri şuydu: Polis veya asker dramatik şiddet uygular ve şiddet görüntüleri medyaya yansırsa, halkın gösterilere katılımında belirgin bir artma oluyordu. Vicdanların kabul etmediği, öfke duyguları oluşturan, dramatik şiddet olayları başkaldırı için katalizör görevi görüyordu. Polisten önce bu gerçekliği bilen eylemciler, bu türden görüntüleri geniş halk kesimlerini sokağa çekmenin fırsatı olarak görüyorlardı. Hatta bu sebeple, “yalancı dramatik şiddet görüntüleri” üretmeye çalışıyorlardı.
İngilizlerin ince, ABD'nin kaba siyaseti
Amerika ve müttefiklerinin 11 Eylül sonrası, Irak’ı işgal ettiklerinde, Amerikalıların kontrolünde olan bölge ile, İngilizlerin kontrolünde olan bölgede asker ölümü ile ilgili farklar oluşmuştu. Bu farkın çoklu sayıda nedeni olsa da, farklardan birinin İngilizlerin daha incelikli güvenlik siyaseti uygulamasıyla da ilişkili olduğu anlaşılmıştı. Amerikan ordusu içinde kaba şiddet kullanımı yaygın iken, İngilizler daha disiplinli bir şekilde ve halkı karşılarına almamaya çalışan güvenlik siyasetleri uyguluyorlardı. Bu durum Amerikan güvenlik literatüründe askeri alanda sosyokültürel zeka tartışmalarını başlatmıştı.
Risk anında sosyokültürel zeka
Sosyokültürel zeka tartışmalarının yapıldığı gerçek örnek olaylardan biri şöyle: Irak’ta küçük bir Amerikan askeri birliği bir köye yaya olarak girmiş. O sırada köylülerden bir grubun, silahsız ama öfkeli bir şekilde üzerlerine doğru yürüdüklerini görmüşler. Askerler silahlarını köylülere doğru yöneltip emir beklediği sırada, birliğin komutanı askerlerine “silahları indir, tek diz üzerine çök ve bekle” talimatı vermiş. Köylüler bu harekete karşı sakinleşip, asker üzerine yürümeyi durdurmuş. Sonradan anlaşıldığına göre, Amerikan askerlerinin köyün camisine zarar vereceğine dair söylentilerin olduğu, sivil ve silahsız köylülerin askerlere karşı camiyi korumaya çalıştıkları anlaşılmış. Buradaki tartışma tam da şöyle: Eğer komutan ateş aç emri verseydi veya birliğine hakim olmamasından dolayı bir asker dahi ateş açsaydı, sivil katliamı kaçınılmazdı. Komutanın bu tutumu askeri alanda sosyokültürel zekanın ender iyi örneklerinden biri. Komutan hızla gelenlerin köylüler olduğunu, silahlı olmadıklarını değerlendirmiş ve silahları indirip diz çökerek köylülerin öfkesini durdurabileceğine karar vermiş, katliamın önünü almıştı.
PKK eylemlerinde sosyal zeka yok
Terörün yeniden alevlendiği bugünlerde, halkın büyük kısmı PKK’nın kaotik şiddetine karşı devletin güç kullanmasını meşru, hatta gerekli görüyor. Bu desteğin devamı için gücün etkin kullanımı kadar, ahlaki ve akıllıca kullanımı gerekli. Eğer güvenlik birimleri, içinde sosyokültürel zeka içermeyen kaba şiddet örnekleri gösterirlerse, meşruiyetleri ve destekleri azalabilir. Üstelik PKK’nın ambulans çağırıp kaçırmak, trafik polisini göreve çağırıp öldürmek gibi sosyal zeka içermeyen eylemler yaptığı bir ortamda, etkin ve sosyal zeka içeren tarzda operasyon yapmak psikolojik ve ahlaki üstünlüğün güvenlik güçlerinde kalmasına neden olur.