ABD’nin Suriye’den çekilme kararının ardından Ankara-Washington trafiği hareketlendi. Cumhurbaşkanı Erdoğan Pazartesi günü ABD Başkanı Trump’la Suriye’nin kuzeyine kurulması planlanan güvenli bölgeyi görüştü. Şimdi bu güvenli bölgenin nasıl olacağı tartışılıyor. Konuyla ilgili edindiğim bazı bilgileri paylaşacağım, ancak önce birkaç noktanın altını çizmem gerekiyor.
Suriye’nin kuzeyinde dengeler hızlı bir şekilde Ankara lehine değişiyor. Başladığımız yerden bir hayli uzakta ve olumlu bir noktadayız. Bu süreç Ankara’nın Münbiç’te oyalandığı hissine kapılması ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Fırat’ın doğusunun da terörden temizleneceğini açıklamasıyla başlamıştı. Akabinde Trump ABD askerlerini Suriye’den çekme kararını açıkladı.
Daha önce ABD ile Münbiç müzakereleri yaparken bugün Suriye’nin kuzeyini, güvenli bölgeyi, Türkiye’nin oluşturmayı planladığı istikrar gücünü, hem terör örgütü PKK hem de DEAŞ’la mücadeleyi konuşuyoruz. Trump’ın iç baskılardan kaçmak için yaptığı, Türkiye’yi rahatsız eden manevraları bir kenara bırakırsak, ABD ile Suriye müzakereleri belli bir rotaya oturdu. Türkiye’nin önünde terörü yenmek için stratejik bir alan açıldı. Bu yüzden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “diplomatik destan” vurgusu boşuna değil.
Peki, mevcut durumda tablo nasıl? Kaynaklarımla yaptığım görüşmelerden aldığım birkaç notu sizlerle paylaşayım:
BİR. ABD Suriye’den çekilmeye başladı. Ancak çekilme henüz personel düzeyinde değil. Önce ekipmanlar Suriye sahasından çıkarılıyor. DEAŞ’a çimento üreten La Farge fabrikasının civarındaki üs boşaltıldı. Batıdan doğuya, Irak sınırına doğru çekiliyorlar.
İKİ. Terör örgütünde, ABD’nin çekilme kararının ardından ciddi bir panik yaşanıyor. Telsizde konuşurken ağlayan teröristler radara takılıyor. Teröristler Amerikalılara “Bizi yarı yolda bıraktınız” diyor. Alternatif hami arayışındalar. Bu sürecin örgütün Türkiye’deki erime hızını da artıracağı söyleniyor. Örgüt adam kazanmakta güçlük çekiyor. 2018 yılı boyunca Türkiye içinde örgüte katılan sayısı sadece 80. Bu sayının 2019’da daha fazla düşeceği belirtiliyor.
ÜÇ. Peki bu güvenli bölge nasıl oluşturulacak? ABD ile uzlaşma tamamen sağlandığında Amerikan askerinin boşalttığı yerleri, M4 karayolunu sınır alarak, 30-32 kilometre derinliğinde, TSK ve müzahir gruplar kontrol altına alacak. Bu süreç aşama aşama yürüyecek. TSK’nın desteklediği gruplar istikrar gücünü oluşturacak. İstikrar gücünde ÖSO’nun yanı sıra SDG içindeki teröre bulaşmamış Arap aşiretler de olabilecek. Bu aşiretlerin Türkiye ile temasa geçtiğini ve sözkonusu istikrar gücüne dahil olmak istediklerini belirtelim. Terör örgütü YPG/PKK’nın zorla silah altına aldığı belirlenen genç yaştaki kişiler de masum olduklarına kanaat getirilirse bu istikrar gücünde görev alabilecek.
DÖRT. Erdoğan-Trump anlaşmasıyla DEAŞ’la mücadele de gündemin öncelikli maddesi haline geldi. TSK’nın DEAŞ’a nasıl müdahale edeceği tartışılıyor. Amerikalılar Türk askerinin Irak üzerinden Suriye’ye girmesini teklif etmişti. Ankara ise Suriye’nin kuzeyinden operasyonun başlaması gerektiğini, geri bölge güvenliğinin sağlanması, yani terör örgütü PKK’nın etkisiz kılınmasıyla güneye inilmesi gerektiğini söylüyordu. Güvenli bölge önerisi ile Ankara’nın planı ağırlık kazandı.