Yedinci Oğul filminin muhteşem cadısı Julianne Moore rol seçerken çocuklarının nasıl etkileneceğini düşündüğünü söylüyor.
Gösterimde olan fantastik film Yedinci Oğul’un muhteşem cadısı Julianne Moore, hem bu öyküde izleyenleri büyülüyor hem de geçtiğimiz hafta vizyona giren Unutma Beni filmindeki performansıyla, Oscar’da ‘En İyi Kadın Oyuncu’ dalında ödülü kazanmayı bekliyor. Güzel oyuncu Türkiye’de sadece Star Gazetesi’nde yayınlanacak bu röportajla sevenlerinin merak ettiği soruları cevapladı.
- Malkin Ana gibi bir karakteri canlandırırken heyecan duydunuz mu?
Bence oynadığınız bütün karakterlerde duygusal bir gerçeklik bulmak önemlidir. Malkin Ana, yüzlerce yıldır yer altındaymış. Aşık olduğu adam bir çukur kazmış, onu oraya koymuş. Bu yüzden öfkeli, kesinlikle öfkeli ve çok kötü. Kendisi ve halkı için bir şeyleri geri almaya hazır. Tüm bunları muhteşem saçla, makyajla, çılgın kostümlerle ve bir ejderha kuşa dönüşerek anlatmak büyüleyiciydi.
- Oyuncu olarak doğaüstü hikayelerde, gerçekliğin sınırı olmadığı için daha özgür hissediyor musunuz?
Bu doğru. Mitolojide, fantastik hikayelerde duyguları yorumlayabilirsiniz. Böylece duygu çok güçlü olur.
- Malkin Ana’nın geçmişinden çok fazla etkilenip unutamadığını düşünüyor musunuz?
Unutması gerektiğini düşünüyorsun, biliyorum. Ama çok fazla şey alınmış. Halkından çok şey alınmış. Onlar adına bir sorumluluk hissediyor. Dünyayı, hatırladığı haline, dışlanmış hissetmediği haline geri getirmek istiyor.
- Bir rolü seçerken hiç çocuklarınızı düşünür müsünüz?
Düşünürüm. Her ne kadar işimle olan ilişkileri, anneleri olarak benimle olan ilişkilerinden daha az olsa da. Bence günün sonunda çocuklarım onların yanında olmamı istiyor. Bu film hakkında ne düşüneceklerini de merak ediyorum.
- Malkin Ana, güzel bir kadını, güzel bir ejderhaya dönüştürüyor. İzlemek çok hoştu. Bu sahne post prodüksiyon esnasında tamamlandı. Siz çekimler sırasında neler olduğunu biliyor muydunuz?
Nihai görüntülerin ne olacağını bilmiyorduk. Bazı görüntüleri görmüştük, nereye gitmemiz gerektiğini biliyorduk ve bir kısmı da tüylü kostümlerden ve karanlıktan yansıyordu. Bana ilginç gelen şekil değiştirdiğim sahneleri canlandırmaktı. Örneğin, zincirlerle sürüklenirken ejderhadan kadına ve yine ejderhaya dönüşüyorum. Veya yürüdüğümde şöyle diyorlardı: “Bu rampadan çıkacaksın ve dördüncü adımında dönüşeceksin” bu yüzden doğru yapabilmeleri için belli bir hızda gitmeniz gerekiyor. Bu kısımlar büyüleyiciydi. Çok eğlenceliydi.
- Çok farklı türden hikayeler seçiyorsunuz. Kararlarınızı nasıl veriyorsunuz?
Genelde bir şeyi okurken verdiğim tepkiye göre
karar veririm. Bu filmde, karakterin ikilemini anladım. Mizahı sevdim ve karakterin komik olduğunu düşündüm. Aşırılıklarını sevdim. Sergei Bodrov’u, Jeff Bridges’i seviyorum. Hepsi çok ilgi çekici bir ‘paket’ gibi göründü.
- Size göre algıları filmlerle değiştirebilir miyiz?
Umarım farkındalık oluşturabiliriz. Usta Gregory’nin, Malkin’e söylediği şeylerden biri de insanlıktan umutlu olduğu. Zafer kazanan o oluyor ve Malkin Ana artık değişime inanmıyor, yenilmiş hissediyor. Böyle bir hayal dünyasında bile iyiliğin gücünden bahseden bir karakterin olması bence muhteşem bir mesaj.
- Profesyonel hayatınızın gidişatından memnun musunuz?
Şu anda oldukça iyi hissediyorum. Yani son birkaç yılda çok iyi oyuncularla ve yönetmenlerle, harika senaryolarda tecrübelerim oldu.
Cadının zalim doğasını hissettim
- Çoğu oyuncu kötü karakteri oynamanın eğlenceli olduğunu söyler. Siz Malkin Ana’yı canlandırmaktan keyif aldınız mı?
Evet, çok eğlenceliydi. Cadının zalim doğasını hissettim.
- Sizce Malkin Ana’nın Usta Gregory’ye kendisiyle birlikte karanlık tarafa gelmesini söyleyeceği bir nokta var mı? Ya da tam tersi mümkün mü?
Gregory’nin karakterinin güzel yanı, insanlıkta güzellik olduğuna inanması. Kusurlar, insanların en çok yaşam dolu olduğu yerlerdir. Malkin Ana öyle çok harap edilmiş ki, “İnsanları unut, buna değmezler” diyor. Yani artık kesinlikle affetmek istemiyor.