Beşiktaş devre arasına 2-0’lık skorla girdi ama, tabelanın hakkını sahada veremedi. İyi oynamamasının bir nedeni, Akhisar’ın istek/inanç/inat göstermemesindendi. Erken yedikleri gol sonrası, işi oluruna-akışına bırakmışlardı. Rakip direnmek istemeyince, Beşiktaş’ın oynama isteği de örselendi.
Maç keyif vermeyen bir tempoya saplanıp kaldı. Oysa maç, gelecek dakikalar için iyi sinyaller veren bazı umutları bünyesinde barındırıyordu. Erken gol, erken tükenişi getirdi.
Aslına bakılırsa; her iki takımın da atak, pozisyon ve yarattığı tehlike sayısı neredeyse eşitti. Benim parmak hesabıma göre; (Ufak tefek denemeler hariç) cidiye alınması gereken ilk yarıdaki şut sayısı, 7-6 gibi az farkla Beşiktaş lehineydi. Dengede sayılırdı... Fark, birisinin bu şutlardaki isabet oranının daha yüksek olmasındandı. Yoksa Beşiktaş, durumu 2-0 yapana kadar aman aman bir şey oynamadı. Talisca’nın başlardaki çalışkanlığı ve rakip savunma için tehdit içeren girişimleri /şutları/golü akılda kaldı..
***
Geçen hafta Tolga’dan dönen topa çabuk yönelmediği ve gole sebep olduğu için eleştirilen Tosiç; bu kez Rodellega’nın neredeyse mutlak olacak golünü akıllı müdahalesi ile önledi.
Gökhan İnler, orta sahanın derlenip toparlanması ve yönlendirilmesi için iyi niyetle mücadele etti. Sakatlanınca çıktı, Adriano dublörü oldu.
Beşiktaş ikinci yarıyı, 2-0 önde olmanın avantajıyla ve rahatıyla geçiştirerek oynadı. Akhisar bu duraksamadan faydalanmak istese de; maç konsantrasyonu düşük olduğu için, sonuç alamadı. Çok vasat bir maç oldu.